a
Ana Sayfa51-100 Arası Sorular57. İnkılab-ı hakaik ittifaken muhaldir. Ve inkılab-ı hakaik içinde muhal-ender muhal…

57. İnkılab-ı hakaik ittifaken muhaldir. Ve inkılab-ı hakaik içinde muhal-ender muhal…

Soru: Onuncu Söz’de şöyle geçiyor:

İnkılab-ı hakaik ittifaken muhaldir. Ve inkılab-ı hakaik içinde muhal-ender muhal, bir zıt kendi zıddına inkılâbıdır. Ve bu inkılab-ı ezdad içinde bi’l-bedahe bin derece muhal şudur ki zıt, kendi mahiyetinde kalmakla beraber, kendi zıddının aynı olsun.”

Bu metni izah eder misiniz?

El-Cevap: İnkılab-ı hakaik, hakikatlerin zıtlarına dönmesi demektir. Mezkûr cümlede üç farklı muhalden bahsediliyor:

1. İnkılab-ı hakaikin muhal olması: Mesela bir aslanın, aslanlık vasıflarını kaybederek kaplana dönüşmesi inkılab-ı hakaiktir. Yine bir yunus balığının, kendi vasıflarını kaybederek köpek balığına dönüşmesi inkılab-ı hakaiktir.

İnkılab-ı hakaik muhaldir ve imkânsızdır. Bir varlık kendi zatını bırakarak başka bir varlığa dönüşemez.

2. İnkılab-ı hakaik içinde muhal-ender muhal, bir zıt kendi zıddına inkılâbıdır: Bu muhalin önceki muhalden farkı şudur: Öncekinde kendi benzerine inkılap ediyordu. Bunda ise zıddına inkılap ediyor. Mesela bir ceylanın, ceylanlık vasıflarını bırakarak aslana dönmesi ya da bir balığın, balıklık vasıflarını kaybederek kuşa dönmesi buna misaldir.

Bu muhalde, bir varlığın hem zatı hem de sıfatları zıddına inkılap etmektedir. Ceylan son derece korkak ve ürkektir. Aslana döndüğünde zatı aslana benzemekle birlikte, sıfatları da aslanın sıfatlarına dönüşecektir. Yani son derece korkak iken cesur olacak, şanı kaçmak iken kovalamaya başlayacak…

Bu, inkılab-ı hakaik içinde muhal-ender muhal (muhal içinde muhal) olan bir inkılaptır.

3. Bu inkılab-ı ezdad içinde bi’l-bedahe bin derece muhal şudur ki zıt, kendi mahiyetinde kalmakla beraber, kendi zıddının aynı olsun: Bu da üçüncü muhaldir. Bu muhal şudur: Mesela ceylan, ceylan olarak kalacak ve kendi mahiyetini muhafaza edecek; bununla birlikte, aynı zamanda aslana dönecek. Yani hem ceylan hem aslan olacak. Ya da bir balık, balık olarak kalacak ve kendi mahiyetini muhafaza edecek; bununla birlikte, aynı zamanda kuşa inkılap edecek. Yani hem balık hem kuş olacak; iki zıddı kendinde cemedecek.

Bu muhal, diğer iki muhale kıyasla bin derece daha muhaldir.

Üstadımız bu muhalleri şu neticeye bağlıyor:

“Mesela nihayetsiz bir cemal hakiki cemal iken, hakiki çirkinlik olsun. İşte şu misalimizde meşhud ve kat’iyyü’l-vücud olan bir cemal-i rububiyet, cemal-i rububiyet mahiyetinde daim iken, ayn-ı çirkinlik olsun. İşte dünyada muhal ve batıl misallerin en acibidir.”

Eğer ahiret gelmezse, âlemde meşhud olan (göz ile görünen) ve varlığı kati olan güzellik çirkinliğe, hikmet israfa, inayet istihzaya, adalet zulme, rahmet ve şefkat de merhametsizliğe inkılap eder. Göz önündeki şu cemal-i rububiyet, kendi güzelliğini muhafaza ederken aynı zamanda tam bir çirkinliğe dönüşür. Kendi güzelliğini muhafaza eder; çünkü göz önündeki ef’aliyle güzelliğini ispat ediyor. Aynı zamanda tam bir çirkinliğe dönüşür; çünkü ahireti getirmemek tam bir çirkinliktir.

İş sadece bununla da kalmaz. Aynı zamanda, bu fiillerin delaletiyle nihayetsiz hakîm olan, muîn olan, adil olan, rahim ve rauf olan Allahû Teâlâ’nın -hâşâ yüz bin defa hâşâ- müsrif, zalim, gaddar ve sefih olduğuna zehap edilir.

Demek ahireti inkâr etmek, mezkûr muhalleri kabul etmekle ve Allah hakkında böyle iftiralar atarak müthiş cinayetler işlemekle mümkündür.

Herhâlde metnin manası anlaşılmıştır. Dua eder, dua bekleriz.

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin