52. “Hakikatü’l-hakâik” ne demektir.
Soru: Mesnevi’de şöyle geçiyor:
— Kırk elli sene evvel Eski Said, ziyade ulûm-u akliye ve felsefiyede hareket ettiği için, hakikatü’l-hakâike karşı ehl-i tarikat ve ehl-i hakikat gibi bir meslek aradı.
Burada geçen “hakikatü’l-hakâik” nedir?
El-cevap: Hakikatü’l-hakâik “hakikatlerin hakikati” manasındadır. Bunun ne olabileceği hususunda gönlüme şu manalar geldi:
1. Allahu Teâlâ olabilir. Zira bütün hakikatler Allah’a dayanır ve onunla bir mana kazanır. Bu cihetle Allahu Teâlâ hakîkatü’l-hakâiktir.
2. Esmâ-i hüsna olabilir. Çünkü eşyanın hakikati esmâ-i hüsnaya dayanmaktadır. Buna göre, hakîkatü’l-hakâike vasıl olmak, esmanın tecellilerini âlem perdesinde seyretmek ve eşyayı bir kitap gibi okumaktır.
3. İman hakikatleri olabilir. Zira hem ehl-i tarikat hem de ehl-i hakikat iman hakikatlerine hakka’l-yakîn ulaşmak için çalışmış ve iman hakikatleri bütün hakikatlerin başı olmuştur.
4. Eşyanın hakikati ve ifade ettiği mana olabilir.
5. Bunların hepsini birden ihtiva eden bir hakikat olabilir.
En doğrusunu Allah bilir.
Yazar: Sinan Yılmaz