a
Ana Sayfa51-100 Arası Sorular74. Adem-i kabul ve kabul-ü adem ne demektir?

74. Adem-i kabul ve kabul-ü adem ne demektir?

Soru: Üstad Hazretleri Yedinci Şua’da küfrü “adem-i kabul” ve “kabul-ü adem” olarak ikiye ayırmış. Aradaki farkı açıklar mısınız?

Elcevab: İki ifade de Arapçada bir isim tamlamasıdır. Arapça bir isim tamlamasını Türkçeye çevirirken tercümeye ikinci kelimeden başlanır ve “-ın, -in” eki eklenerek tercüme edilir.

Buna göre, adem-i kabul “kabulün yokluğu”, kabul-ü adem de “yokluğun kabulü” manasına gelmektedir.

Şimdi bu kavramları daha detaylı tahlil edelim:

Adem-i kabul “kabulün yokluğu” demektir. Buradaki “kabul” lafzı “tasdik” manasındadır. Buna göre, adem-i kabul demek, “tasdikin yokluğu” demektir. Tasdik ile de Allah’ın varlığını kalp ile tasdik etmek kastedilmiştir.

Eğer birisinde tasdik yoksa onda adem-i kabul -yani Allah’ın vücub-u vücudunu tasdik etmenin yokluğu- vardır. O kişi Allah’ı tasdik etmiyor; tasdik etmemesi cihetiyle de onda kabulün -yani Allah’ı tasdikin- ademi oluyor.

Üstad Hazretleri küfrün bu kısmı hakkında şöyle diyor:

“Birisi: Adem-i kabuldür. Yalnız ispatı tasdik etmemektir. Bu ise bir cehildir, bir hükümsüzlüktür ve kolaydır. Bu da bahsimizden hariçtir.” (Yedinci Şua)   

Şimdi de kabul-ü adem üzerine konuşalım:

Kabul-ü adem “yokluğun kabulü” demektir. Buradaki “yokluk” Allah’ın yokluğudur. Kabul lafzı ise yine “tasdik” manasındadır. Buna göre, kabul-ü adem demek, “Allah’ın yokluğunu tasdik etmek” demektir. Tasdik ise bir hükümdür ve her hüküm gibi ispata muhtaçtır.

Adem-i kabul ile kâfir olanlar küfürlerini ispat etmek zorunda değildir. Çünkü onlarınki bir hüküm değildir. Onlarda olan şey, Allah’ın varlığını tasdik etmenin yokluğudur. Bu ise bir hüküm değildir ki ispatı iktiza etsin. Belki bir lakayıtlık ve umursamazlıktır.

Kabul-ü adem ise bir hükümdür. Burada, Allah’ın yokluğunu tasdik etmek vardır. Tasdik ise ispata muhtaçtır. Üstad Hazretleri küfrün bu kısmı hakkında şöyle diyor:

“İkincisi: Kabul-ü ademdir. Kalben, ademini tasdik etmektir. Bu kısım ise bir hükümdür, bir itikaddır, bir iltizamdır. Hem iltizamı için nefyini ispat etmeye mecburdur.” (Yedinci Şua)   

Herhâlde mesele anlaşılmıştır. Dua eder, dua bekleriz.

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin