a
Ana Sayfa51-100 Arası Sorular60. Meleklerin ecsam-ı seyyareye binmesi ve âlemi seyretmesi

60. Meleklerin ecsam-ı seyyareye binmesi ve âlemi seyretmesi

Soru: On Beşinci Söz’de şöyle geçiyor:

“Bazı rivayatın işaratıyla ve intizam-ı âlemin hikmetiyle denilebilir ki: Bir kısım ecsam-ı seyyare; seyyarattan tut, ta katarata kadar bir kısım melâikenin merakibidirler. Onlar bunlara izn-i İlahî ile binerler, âlem-i şehadeti seyredip gezerler. Hem denilebilir ki bir kısım ecsam-ı hayvaniye, hadîste “tuyûrun hudrun” tesmiye edilen cennet kuşlarından tut, ta sineklere kadar bir cins ervahın tayyareleridirler. Onlar, bunların içine emr-i Hak ile girerler, âlem-i cismaniyatı seyran edip o cesetlerdeki hâsselerin pencereleriyle cismanî mu’cizat-ı fıtratı temaşa ederler.” (On Beşinci Söz)

(Rivayat: Rivayetler / Ecsam-ı seyyare: Gezen cisimler / Seyyarat: Yıldızlar / Katarat: Yağmur damlaları / Merakib: Binekler / Ecsam-ı hayvaniye: Hayvanî cisimler / Tuyûrun hudrun: Yeşil renkli kuşlar / Tesmiye edilen: İsimlendirilen / Hâsse: Duygular)

Sorum şu: İntizam-ı âlemin hikmeti bu neticeyi nasıl gösteriyor?

El-Cevap: Meselenin birinci ciheti şudur:

Hareket eden bir araba görseniz, arabanın intizamlı hareketini şoförün varlığına bağlar ve dersiniz ki:

— Bu arabanın intizamlı hareketi ve hikmetli seyahati, onu idare ve sevk eden bir şoförün varlığını ispat etmektedir.

Aynen bunun gibi, câmid ecram-ı semaviyenin hareketinden tutun, yıldızların ve yağmur damlalarının hareketine kadar, her bir eşyanın hareketinde bir intizam ve hikmet vardır. Bu intizam ve hikmet de onları sevk ve idare eden meleklerin varlığını ispat eder. Yani onlar o cisimlere binmiş, izn-i İlahî ile onları sevk ve idare etmektedir.

Evet, hakikatte onları sevk ve idare eden Allah’tır. Lakin Allahu Teâlâ hikmeti icabı melekleri bu icraatına nazır ve kudretine perde etmiş.

Demek, câmid eşyanın intizamlı ve hikmetli hareketi, onları sevk ve idare eden meleklerin varlığını ispat eder.

Meselenin ikinci ciheti de şudur:

Şu âlemde acayip bir hikmet eli işlemekte, her varlık âdeta hikmetin bir kitabı olmaktadır. İnsan ise bu hikmet kitaplarını okumaktan ve mütalaa etmekten âcizdir.

Bu durumda, o kitapların yazılmasındaki hikmet kaybolmasın diye, onları okuyacak ve onlardaki yazıları mütalaa edecek ve onları seyredecek vazifedarlara ihtiyaç vardır. Eşyanın hikmeti ve âdeta esmâ-i İlahiyenin şirin bir kitabı olması, bu vazifenin edasını gerektirmektedir.

Madem insan bu vazifeyi hakkıyla eda edemiyor, o hâlde bu vazifeyi eda edecek melekler ve ruhaniler lazımdır ki onlar eşyaya biner, eşyayı kendilerine bir merkep yapıp âlemde seyehat eder; eşyayı mütalaa ve tefekkür eder.

İşte bu cihetten -yani eşyanın son derece hikmetli yaratılması cihetinden- intizam-ı âlemin hikmeti mezkûr neticeyi iktiza eder.

En doğrusunu Allah bilir.

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin