18. Beşincisi: Nasıl bir asker, padişahından aldığı türlü türlü nişanları…
On Birinci Söz’ün mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
Beşincisi: Nasıl bir asker, padişahından aldığı türlü türlü nişanları, resmi vakitlerde takıp padişahın nazarında görünmekle onun iltifatat-ı âsârını gösterdiği gibi, sen dahi esma-i İlahiyenin cilvelerinin sana verdikleri letaif-i insaniye murassaatıyla bilerek süslenip o Şahid-i Ezelî’nin nazar-ı şuhud ve işhadına görünmektir. (11. Söz)
(İltifatat-ı âsâr: Eserlerin iltifatları / Murassaat: Süsler, işlemeler / Nazar-ı şuhud ve işhad: Görmek ve başkalarına da göstermek isteyen bakış)
Burada anlatılmak istenen mana, Allahu Teâlâ’nın esmasıyla ahlaklanmaktır. Şöyle ki:
Mesela Cenab-ı Hak halimdir. Suçlulara gücü yettiği hâlde hemen ceza vermez ve onlara mühlet verir. O hâlde insan da halim olmalı ve bu ismin nişanını takarak, kendisine karşı işlenen suçlara hemen ceza vermemeli ve bu nişan ile kendini Şahid-i Ezelî olan Allah’ın şuhuduna arz etmelidir.
Yine Cenab-ı Hak gafurdur; günahları bağışlar ve affeder. O hâlde insan da bir ayna olmalı, gafur isminin nişanını takmalı ve affedici olarak kendini Şahid-i Ezelî’nin şuhuduna arz etmelidir.
Yine Cenab-ı Hak settardır, ayıpları örter; kerimdir, kullarına cömertçe ihsanda bulunur; rahimdir, mahlukatına acır ve şefkatle muamele eder; saburdur, acele etmez.
O hâlde insan da settar olmalı, ayıpları örtmeli; kerim olmalı, cömertliği ahlak edinmeli; rahim olmalı, mahlukata Allah hesabına merhamet ve şefkat göstermeli; sabur olmalı, acele etmemeli ve sabretmeli.
Sözün özü: İnsan, Allahu Teâlâ’nın isimlerini ahlak edinmeli ve o güzel isimlerin nişanıyla kendisini Cenab-ı Hakk’a arz etmelidir.
Belki daha basit bir ifadeyle: İnsan fenafillâh makamına çıkarak Allah’ta fâni olmalıdır.
Yazar: Sinan Yılmaz