6. Cenab-ı Hak, insana giydirdiği vücud libasını sanatına mazhar ediyor. İnsanı bir model yapmış…
İkinci Lem’a mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
İKİNCİ NÜKTE
Yirmi Altıncı Söz’de sırr-ı kadere dair beyan edildiği gibi, musibet ve hastalıklarda insanların şekvaya üç vecihle hakları yoktur. (İkinci Lem’a)
(Şekva: Şikâyet)
Ey şikâyetçi nefsim! Şikâyet bir haktan gelir. Senin ne hakkın var ki musibet ve hastalıklara şikâyet ediyorsun?.. Üç vecihle hiçbir hakkının olmadığını şimdi Üstad Hazretlerinden dinle!
Birinci Vecih: Cenab-ı Hak, insana giydirdiği vücud libasını sanatına mazhar ediyor. İnsanı bir model yapmış, o vücud libasını o model üstünde keser, biçer, tebdil eder, tağyir eder; muhtelif esmasının cilvesini gösterir. Şâfi ismi hastalığı istediği gibi, Rezzak ismi de açlığı iktiza ediyor. Ve hakeza… مَالِكُ الْمُلْكِ يَتَصَرَّفُ فِى مُلْكِهِ كَيْفَ يَشَاءُ (İkinci Lem’a)
(Libas: Elbise / Tebdil etmek: Değiştirmek / Tağyir etmek: Değiştirmek / Şâfi: Şifa veren / Rezzak: Rızık veren / Hakeza: Bunun gibi / Arapça meal: Mülkün sahibi mülkünde dilediği gibi tasarruf eder)
Ey nefsim! Sen bir modelsin. Sâni-i Zülcelal’in sanatını teşhir etmek ve esmasına mazhar olmak için yaratılmışsın. Cenab-ı Hak seni sanatına ve esmasına mazhar etmek için hâlden hâle ve tavırdan tavra sokuyor. Her bir hâlin esmâ-i İlahiyenin bir cilvesidir.
Mesela Şâfi (şifa veren) ismi sende tecelli etmek ister. Bu ismin tecellisi için önce hasta olman gerekir. Hasta olmalısın ki şifa bulmakla Şâfi ismine ayna olabilesin.
Yine sende Müzil (zelil kılan) ismi tecelli etmek ister. Her vakit Aziz ismine ayna olamazsın. Müzil ismi seni zelil kılar, izzetini yok eder.
Yine sende Hâfid (alçaltan) ismi tecelli etmek ister. Her zaman Râfi (yükselten) ismine mazhar olamazsın. Hâfid ismi seni alçaltır, müflis eder, yere serer.
Yine sende Dâr (zarar veren) ismi tecelli etmek ister. Her vakit Nâfi (fayda veren) ismine ayna olamazsın. Dâr ismi seni zarara sokar, musibete müptela eder; evini yıkar, vücudunu hasta eder.
Yine sende Mâni (engel olan) ismi tecelli etmek ister. Her zaman Müsehhil (kolaylaştıran) ismine ayna olamazsın. Mâni ismi işine engel olur, rızkına mâni olur, ameline set çeker.
Yine sende Muahhir (sonraya bırakan) ismi tecelli etmek ister. Her zaman Mukaddim (öne geçiren) ismine ayna olamazsın. Muahhir ismi işini sona bırakır, emelini tehir eder.
Daha bunlar gibi onlarca esmâ-i İlahî sende tecelli etmek ister. Sen bu isimlerin tecellisine mazhar olmak ve bu tecellileri teşhir etmek için yaratılmışsın. Ücretini de yoktan yaratılarak ve enva-i ihsanata mazhar olarak almışsın.
O hâlde ey nefsim! Neyden şikâyet ettiğine dikkat et!.. Sen, sende tecelli eden esmâ-i hüsnâdan şikâyet ediyorsun. Hep cemalî isimlere ayna olmak istiyor; celalî isimlerin tecellisinden ürküp kaçıyorsun. İyi de sen bir modelsin. Sanatkârın olan Allahu Teâlâ seni istediği isme ayna edip, istediği sanatı teşhir eder. Modelin itiraza ve şikâyete hakkı var mıdır? Hem de böyle büyük bir ücret alan ve istikbalde çok daha büyüğüne namzet olan…
Hem ey nefsim! مَالِكُ الْمُلْكِ يَتَصَرَّفُ فِى مُلْكِهِ كَيْفَ يَشَاءُ “Mülkün sahibi mülkünde dilediği gibi tasarruf eder.” Sen Allahu Teâlâ’nın mülküsün. Allah nasıl isterse sende öyle tasarruf eder. Bazen cemaliyle tecelli eder, bazen celaliyle. Her bir tecellisinde de binler hikmet ve rahmet vardır. O hikmetin ve rahmetin izini bulsan her matlubunu buldun, hadsiz minnetlerden ve korkulardan kurtuldun.
Şimdi, mütalaasını yaptığımız kısmı bir daha okuyalım:
İKİNCİ NÜKTE
Yirmi Altıncı Söz’de sırr-ı kadere dair beyan edildiği gibi, musibet ve hastalıklarda insanların şekvaya üç vecihle hakları yoktur.
Birinci Vecih: Cenab-ı Hak, insana giydirdiği vücud libasını sanatına mazhar ediyor. İnsanı bir model yapmış, o vücud libasını o model üstünde keser, biçer, tebdil eder, tağyir eder; muhtelif esmasının cilvesini gösterir. Şâfi ismi hastalığı istediği gibi, Rezzak ismi de açlığı iktiza ediyor. Ve hâkeza… مَالِكُ الْمُلْكِ يَتَصَرَّفُ فِى مُلْكِهِ كَيْفَ يَشَاءُ (İkinci Lem’a)
Yazar: Sinan Yılmaz