22. Güya insan o arızalar ile ayrı ayrı binler kalemi tazammun eden müteharrik bir kalem olur…
İkinci Lem’a mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
Güya insan o arızalar ile ayrı ayrı binler kalemi tazammun eden müteharrik bir kalem olur. Sahife-i hayatında veyahut levh-i misalîde mukadderat-ı hayatını yazar, esma-i İlahiyeye bir ilanname yapar ve bir kaside-i manzume-i Sübhaniye hükmüne geçip, vazife-i fıtratını îfa eder. (İkinci Lem’a)
(Sahife-i hayat: Hayat sayfası / Levh-i misalî: Görüntülerinin muhafaza edildiği levha / Mukadderat-ı hayat: Hayat boyu başa gelmesi takdir edilmiş olaylar / Kaside-i manzume-i Sübhaniye: Sübhan olan Allah’ın ölçülü ve mizanlı kasidesi / Vazife-i fıtrat: Yaratılış vazifesi)
Ey nefsim! Şunu tasavvur et:
– Her bir gün bir sayfa hükmündedir. Kaç gün yaşayacaksan o kalınlıkta bir defterin var. Mesela 60 yıl ömrün varsa, hayat defterinin 21.900 sayfası var.
– Sen ise binler kalemi tazammun eden bir kalem hükmündesin. Yani bir kalemsin ama bu kalemin de binler kalemi var. Her bir azan ve latifen bir kalem hükmündedir. Bu kalemlerle hayat defterinin sayfalarını yazıyorsun.
Sıhhat ve afiyet hâllerinde çalışan kalemlerin yani aza ve latifelerin var. Bunlar şükür yazısı yazıyor ve sayfanı şükürle dolduruyor. Ancak sıhhat ve afiyet hâllerinde çalışmayan kalemlerin de var. Lezzet hâlleri o kalemleri tahrik edemiyor, onlara yazı yazdıramıyor. O kalemlerin tahriki ancak musibet ve hastalık gibi müteharriklerle oluyor. Sana bir musibet iliştiğinde aczini ve fakrını derk ediyorsun. Bununla da birden o kalemler işlemeye ve hayat sayfanı menfi ibadetlerle doldurmaya başlıyor.
Böyle olunca da hem şükür kalemlerin hem de menfi ibadeti yazan kalemlerin çalışıyor. Çalıştıkça da hayat defterini şükür ve ibadetlerle dolduruyor; misalî levhalarda mukadderat-ı hayatını yazıyor.
Yine seni esma-i İlâhiyeye bir ilanname yapıyor; bir kaside-i manzume-i Sübhaniye (Sübhan olan Allah’a ait manzum bir kaside) hükmüne getiriyor. Yani sende esma-i hüsnanın ekserisi tecelli ediyor. Bununla da esmanın bir kitabı ve mektubu oluyorsun.
Bunların neticesi olarak da vazife-i fıtratını (yaratılışının vazifesini) îfa ve eda ediyorsun. Öyleyse hastalık ve musibetlere bin şükret. Çünkü onlar olmasaydı amel defterinin bir kısım yazıları eksik kalır, esma-i İlahiyenin bir kısım tecellilerinden mahrum olurdun.
İkinci Lem’a’nın mütalaası burada tamamlandı. Rabbimize sonsuz hamdüsena olsun, bizlere böyle kıymetli bir eseri mütalaa ettirdi, yaralarımıza merhem kıldı. Rabbim imanla yaşatsın ve imanla öldürsün. Allah’a emanet olun, dualarınızda bizleri de unutmayın.
Yazar: Sinan Yılmaz