a
Ana Sayfaİkinci Lem’a3. Bahusus nasıl ki o Hazretin yaralarından neşet eden kurtlar, kalp ve lisanına ilişmişler…

3. Bahusus nasıl ki o Hazretin yaralarından neşet eden kurtlar, kalp ve lisanına ilişmişler…

İkinci Lem’a mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:

Bahusus nasıl ki o Hazretin yaralarından neşet eden kurtlar, kalp ve lisanına ilişmişler; öyle de bizleri, günahlardan gelen yaralar ve yaralardan hasıl olan vesveseler, şüpheler (neûzü billah) mahall-i iman olan bâtın-ı kalbe ilişip imanı zedeler ve imanın tercümanı olan lisanın zevk-i ruhanîsine ilişip zikirden nefretkârane uzaklaştırarak susturuyorlar. (2. Lem’a)

(Mahall-i iman: İmanın yeri / Bâtın-ı kalb: Kalbin içi / Zevk-i ruhanî: Ruha ait zevk)

— Şimdi anladın mı ey nefsim, zikirden niçin sıkılıyor ve ibadetten niçin kaçıyorsun?

Üstad Hazretleri, hâlini ne güzel ortaya koydu. Gel, üzerine biraz mütalaa edelim:

Hazreti Eyyüb (a.s.)’ın yaraları vardı ve bu yaralardan kurtlar neşet etmişti. Yaralardan çıkan bu kurtlar, Eyyüb (a.s.)’ın kalbine ve lisanına ilişmişlerdi. Artık kalbi ve lisanı vazifesini yapamaz olmuştu. Bu bahsi daha önce mütalaa ettiğimizden meseleyi uzatmıyoruz.

Ey nefsim! Senin Eyyüb (a.s.)’a benzerliğin şu cihetledir:

Onun maddi yaraları olduğu gibi, senin de manevi yaraların var. Bu manevi yaralar; işlemiş olduğun günahlar, ettiğin isyanlar ve gafletin sebebiyle vücut bulmuş.

Hem nasıl ki Eyyüb (a.s.)’ın yaralarından kurtlar çıkıyor ve onun kalbine ve lisanına ilişiyordu. Aynen bunun gibi, senin de manevi yaralarından vesvese ve şüphe kurtları çıkıyor. Hatta bu kurtlar birer yılan olup, imanın mahalli olan kalbin bâtınına ilişiyor. Kalbin bâtınına iliştiğinde de imanı zedeliyor.

— Peki, iman zedelenince ne oluyor?

İman zedelenince kişi zikirden nefretkârane uzaklaşıyor. Bak, sadece zikretmiyor değil; zikirden nefret ediyor, “Allah” demek ona bir dağı kaldırmak kadar zor geliyor.

— Ey nefsim! Niçin zikirden kaçtığını hatta namazı zar zor kılıp namazın tesbihatını terk ettiğini şimdi anladın mı?

— Niçin Kur’an okuyamadığını, Cevşen okurken sıkılıp bıraktığını ve kendini niçin gaflete attığını anladın mı?

Bütün bunların sebebi, lisanının zevk-i ruhanîsinin kaçması.

— Peki, lisanının zevk-i ruhanîsi niçin kaçmış?

Çünkü vesveseler ve şüpheler birer yılan olup bâtın-ı kalbe ilişmiş; imanı zedelemiş.

— Peki, bu vesvese ve şüphe yılanları nereden vücut bulmuş?

Bunlar, işlemiş olduğun günahların açtığı yaralardan tevellüd etmiş. Yani harama bakmışsın, gıybet etmişsin, haramı düşünmüşsün ve çeşit çeşit günahlar işlemişsin; her bir günah da kalbinde ve ruhunda yaralar açmış. Sonra maddi yaralardan maddi kurtların tevellüd etmesi gibi, bu manevi yaralardan da vesvese ve şüphe kurtları -hatta yılan ve ejderhaları- tevellüd etmiş. Onlar da mahall-i iman olan bâtın-ı kalbe saldırmış. Kaleyi geçip imanı zedelemiş. İman zedelenince de lisanın zikirden aldığı manevi lezzet kaybolmuş; bırakın lezzet almayı, zikirden nefret eder olmuş

— Peki, çözüm nedir? Ne yapsak da şifa bulsak?

İlk yapmamız gereken, manevi yaraların müsebbibi olan günahlardan kaçmak.

– Günahlardan kaçar ve beşeriyet iktizasıyla işlediğimiz günahlara hemen tövbe edersek manevi yaralar kapanır.

– Yaralar kapanınca yaralardan neşet eden vesvese ve şüphe kurtları yok olur.

– Vesvese ve şüphe kurtları yok olunca, mahall-i iman olan bâtın-ı kalbe ilişemez.

– İlişemeyince imanı zedeleyemez.

– Zedeleyemeyince lisanın zevk-i ruhanîsini kaçıramaz.

– Kaçıramayınca da zikirden öyle bir lezzet alırız ki dünyanın hiçbir lezzeti ve keyfi buna denk olmaz.

Gördün mü ey nefsim! Üstad Hazretleri ne kadar ince bir hakikati keşfetmiş ve bu ince hakikati sadece bir cümleyle beyan etmiş… Eğer Risaleleri hızlı okur ve cümleler üzerinde bu mütalaaları yapmazsan istifaden çok sathi olur. Manevi yaralarının şifasını bulamaz; okur okur ama hâlâ manen hasta olursun.

Şimdi, mütalaasını yaptığımız kısmı bir daha okuyalım:

Bahusus nasıl ki o Hazretin yaralarından neşet eden kurtlar, kalp ve lisanına ilişmişler; öyle de bizleri, günahlardan gelen yaralar ve yaralardan hasıl olan vesveseler, şüpheler (neûzü billah) mahall-i iman olan bâtın-ı kalbe ilişip imanı zedeler ve imanın tercümanı olan lisanın zevk-i ruhanîsine ilişip zikirden nefretkârane uzaklaştırarak susturuyorlar. (2. Lem’a)

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin