a
Ana SayfaOn Dokuzuncu Lem'a13. Hem bu fakr u zaruret zamanında, aç ve muhtaç olanların elemlerinden ehl-i vicdana…

13. Hem bu fakr u zaruret zamanında, aç ve muhtaç olanların elemlerinden ehl-i vicdana…

İktisat Risalesi’nin mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:

“Hem bu fakr u zaruret zamanında, aç ve muhtaç olanların elemlerinden ehl-i vicdana rikkat-i cinsiye vasıtasıyla gelen teellüm, o gayrimeşru bir surette kazandığı para ile aldığı lezzeti -vicdanı varsa- acılaştırıyor.”

(Rikkat-i cinsiye: İnsanın kendi cinsinden olana acıması / Teellüm: Kederlenme)

İnsan bir şey yerken yanına bir kedi gelse ve ona baksa, açlığını ona hissettirse, insan yediği şeyi zevkle yiyemez ve yiyeceğinin bir kısmını o kediyle paylaşır. Tabii vicdanı varsa…

— Bir kedinin açlığından etkilenen ve lezzetini kaybeden insan, nasıl olur da yüz binler Müslüman kardeşi aç iken telezzüz eder?

— Kral sofralarında oturup keyfinin peşine düşer?

Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir araştırmaya göre:

2019 yılında açlık çeken kişi sayısı 690 milyona ulaşmış.

– Çad’da 5 yaş altı çocukların %43ünde kronik beslenme yetersizliği sebebiyle sağlık sorunları varmış.

– Afganistan’da 13 milyon insan açlık çekiyormuş. 5 yaş altı çocukların %41’i ise beslenme yetersizliği sebebiyle gelişimini tamamlayamıyormuş.

– Somali’de beslenme yetersizliği ile mücadele eden 1 milyon çocuk varmış.

– Her gün 21.000 kişi açlık veya gıda kıtlığı nedeniyle hayatını kaybediyormuş.

– Açlık ve güvensizlik ortamından kaçan 65 milyon kişi de yaşamını yollarda ve kamplarda mülteci olarak geçiriyormuş.

– Bir kısım insanlar ise temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için böbreklerini ve organlarını satıyormuş.

Bunlar içinde Müslüman kardeşlerimiz de var. Bir kâse çorbaya muhtaç, midesine taş bağlayan kardeşlerimiz…

Böyle fakr u zaruret zamanında, aç ve muhtaç olanların elemlerinden gelen teellüm, eğer vicdanımız varsa keyfimizi kaçıracak ve lezzetimizi acılaştıracak. Yok, eğer vicdanımız yoksa, o zaman zaten başımızda dünya kadar büyük bir bela var demektir.

— Allahu Teâlâ vicdanı olmayana rahmetle muamele eder mi ve onu cennetine koyar mı?

Hem mesele sadece yeme-içme meselesi de değildir. Asıl mesele harcama meselesidir. Bazı Müslümanları görüyoruz: Altındaki arabanın fiyatı 10 milyon lira… Bir yatı var, dersiniz küçük bir gemi… Hatta bazı Arapları görüyoruz, evlerinde kaplan besliyorlar. Müslüman kardeşi bir kap yemeğe muhtaç iken, o, kaplana her gün onlarca kilo et yediriyor.

Kardeşlerim, bizim Peygamberimiz (a.s.m.) hasırda yatardı da hasırın izi mübarek vücuduna çıkardı. Evinde peş peşe iki gün ocak yanmaz, yemek pişmezdi. Açlıktan midesine taş bağlardı…

— Böyle bir resulün ümmeti nasıl bu hâle geldi, buna şaşılır?

Ya Rabbi! Bizi böyle olmaktan muhafaza eyle. Bizleri ümmetin derdiyle dertlendir. İktisat ve kanaat üzere yaşat ve bu hâl üzere öldür. Âmin.

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin