9. Tebbet suresi kaderin varlığını ispat eder
“Kur’an’da kader yoktur.” diyenlere cevap vermeye devam ediyoruz. Şu meseleyi hatırlatarak dersimize başlayalım:
Kader: Allah’ın ezelî ilmiyle, istikbalde olacak şeyleri bilmesi ve bu bilgiyi bir defterde kaydetmesidir.
“Kader yoktur.” demek, “Allah geleceği bilemez.” demektir. “Kur’an’da kader yoktur.” demek de “Kur’an’da Allah’ın geleceği bildiğiyle ilgili hiçbir ayet yoktur.” demektir.
Bir önceki dersimizde kaderin varlığına dair ilk ayetimizi tahlil etmiştik. Bu dersimizde ikinci delil olarak Tebbet suresinin ayetlerini tahlil edeceğiz. Bu surede şöyle buyrulmuş:
“Ebû Leheb’in iki eli kurusun; kurudu da. Malı ve kazandığı ona fayda vermedi. Yakında alevli bir ateşe girecek. Odun taşıyıcı olan karısı da. Boynunda bükülmüş bir ip olduğu hâlde.” (Tebbet 1-5)
Bu sure-i celile, Ebû Leheb ölmeden tam on beş sene önce nazil olmuştur. Fahreddin er-Râzî ve İbni Kesir’in beyanlarına göre, surenin iniş sebebi şu hadisedir:
Peygamberimiz (a.s.m.) Kureyşlileri toplayarak şöyle dedi:
— Eğer ben size, düşmanın sabahleyin veya akşamüstü geleceğini söylersem beni doğrular mısınız?
Onlar “Evet.” dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz (a.s.m) şöyle buyurdu:
— Ben sizi şiddetli bir azaba karşı uyarıyorum.
Ebû Leheb: “Bizi bunun için mi topladın? Yazıklar olsun sana, iki elin kurusun.” dedi. Bunun üzerine Allahu Teâlâ Tebbet suresini inzal buyurdu.
Görüldüğü gibi, bu sure-i celile Ebû Leheb ölmeden önce nazil olmuş ve Ebû Leheb’in iman etmeyeceğini beyan buyurmuştur. Bu sebeple, müfessirler bu surenin gaybi bir mucize olduğunda ittifak etmiş ve şöyle demişlerdir:
— Bu sure Peygamberimiz (a.s.m.)’ın nübüvvetine apaçık bir delil ve ayan beyan bir mucizedir. Çünkü bu ayette, “Alevli ateşe girecektir. Odun taşıyıcısı olan karısı da.” buyrularak onların iman etmeyeceği haber verilmiştir. Olay tam da ayetin haber verdiği gibi gerçekleşmiş; her ikisi de iman etmemiştir.
Kaderi inkâr ederek “Allah, kulunun yapacağını bilmez.” diyenler bu ayetin beyanı karşısında ne yapacaklarını şaşırmışlar ve Allah’a iftiradan başka bir de bu sureye iftira atarak: “Mezkûr sure Ebû Leheb öldükten sonra inmiştir.” demişler. Şimdi, en sahih tefsir kitaplarından bu surenin iniş vaktine dair nakiller yapmak istiyorum:
Fahreddin er-Râzî Hazretleri şöyle der: Tebbet suresi beş ayet olup, ittifakla Mekke’de nazil olmuştur. (Tefsir-i Kebir)
İbni Kesir Hazretleri şöyle der: Mekke’de nazil olmuştur. (İbni Kesir Tefsiri)
İmam Kurtubî Hazretleri şöyle der: Mekke’de indiği hususunda görüş birliği vardır. (El-Camiu li-Ahkâmi’l-Kur’an)
Tefsirü’l-Münir’de şöyle denir: Mekke döneminde indiği konusunda ittifak olan bu sure… Ebû Leheb hakkındaki bu ayetler üç yönden gayptan haberler içermektedir:
1. Onun helak ve hüsranını haber vermektedir.
2. Onun, malı ve evladından faydalanamayacağını haber vermektedir.
3. Onun cehennemlik olduğunu haber vermektedir ki öyle de olmuştur. (Tefsirü’l-Münir)
Elmalı Hamdi Yazır şöyle der: Ebû Leheb’in ölümü, Kur’an’ın on beş sene kadar önceden haber verdiği tarzda cereyan etmiştir. (Hak Dini Kur’an Dili)
Daha birçok tefsirden, “Bu sure Mekke’de inmiştir.” sözünü nakledebiliriz. Meseleyi uzatmamak için bu kadarla iktifa ediyoruz.
Sözün özü: Tebbet suresi, Ebû Leheb’in ve hanımının küfür üzere öleceğini haber vermiş ve hadise haber verdiği gibi vuku bulmuştur. Bu cihetle bu sure ispat eder ki Allahu Teâlâ her şeyi, daha yaratılmadan ve vukua gelmeden önce bilmektedir. Bu bilmek de bizler için kaderdir. Bu sure, “Kur’an’da kader yoktur. Allah, kullarının ne yapacağını bilmez.” diyenleri tekzip etmektedir.
Yazar: Sinan Yılmaz