a
Ana SayfaKader17. “Küçük ve büyük hiçbir şey yoktur ki apaçık bir kitapta bulunmasın.” ayetinin tahlili

17. “Küçük ve büyük hiçbir şey yoktur ki apaçık bir kitapta bulunmasın.” ayetinin tahlili

Bir kısım sözde âlimler, “Kader yoktur. Allah geleceği bilmez.” diyor. Biz de onların bu sözlerini Kur’an’ın ayetleriyle çürütüyoruz. Dersimize yine şu bilgiyi hatırlatarak başlayalım:

Kader: Allah’ın ezelî ilmiyle, istikbalde olacak şeyleri bilmesi ve bu bilgiyi bir defterde kaydetmesidir.

“Kader yoktur.” demek, “Allah geleceği bilmez.” demektir. “Kur’an’da kader yoktur.” demek de “Kur’an’da Allah’ın geleceği bildiğiyle ilgili hiçbir ayet yoktur.” demektir.

Önceki derslerimizde kaderin varlığına dair dokuz ayet-i kerimeyi tahlil etmiştik. Bu dersimizde onuncu delil olarak Yunus suresinin 61. ayetini tahlil edeceğiz. Bu ayet-i kerimede şöyle buyrulmuş:

وَمَا تَكُونُ فِي شَأْنٍ وَمَا تَتْلُو مِنْهُ مِنْ قُرْآنٍ وَلاَ تَعْمَلُونَ مِنْ عَمَلٍ إِلاَّ كُنَّا عَلَيْكُمْ شُهُودًا إِذْ تُفِيضُونَ فِيهِ وَمَا يَعْزُبُ عَنْ رَبِّكَ مِنْ مِثْقَالِ ذَرَّةٍ فِي الأَرْضِ وَلاَ فِي السَّمَاءِ وَلاَ أَصْغَرَ مِنْ ذَلِكَ وَلا أَكْبَرَ إِلاَّ فِي كِتَابٍ مُبِينٍ

“Her ne hâlde bulunsan, Kur’an’dan her ne okusan ve her ne iş yapsanız, ona daldığınız zaman mutlaka biz üzerinizde şahidizdir. Yerde ve gökte zerre kadar bir şey Rabbinden gizli kalmaz. Ne bundan daha küçük ne de daha büyük hiçbir şey yoktur ki apaçık bir kitapta bulunmasın.” (Yunus 61)

Allahu Teâlâ bu ayet-i kerimede, her şeyin apaçık bir kitapta bulunduğunu haber vermektedir. Bu haber Kur’an’ın diğer ayetlerinde de geçmektedir. Mesela En’am suresi 59. ayet-i kerime, Hûd suresi 6. ayet-i kerime, Neml suresi 75. ayet-i kerime ve Sebe suresi 3. ayet-i kerimede, her şeyin apaçık bir kitapta kayıtlı olduğu bilgisi verilmektedir.

Ayet-i kerimede geçen “apaçık kitap” ifadesi hakkında İmam Zeccac Hazretleri şöyle der:

— Cenab-ı Hak bütün malumatı, mahlukatı yaratmazdan evvel bir kitapta yazmıştır.

Bu yazının hikmeti hakkında müfessirler şu sözleri söylemişlerdir:

1. Bu yazı, mükelleflerin sevap ve azabı kapsayan durumlarının ihmal edilmeyeceğine dair bir uyarı içindir. Bu görüş, Hasan-ı Basrî Hazretlerinin tercihidir.

2. Melekler, olayların Allah’ın malumatına uygun olarak tıpatıp oluşlarını görerek ibret alırlar ve Allah Teâlâ’yı tesbih ederler.

3. Allahu Teâlâ’nın bütün her şeyi yazması, işin azametini ortaya koymak içindir. Yani şu nazara verilir ki: Hakkında sevabın ve cezanın söz konusu olmadığı her şey yazılıysa, ya sevap ve cezayı gerektiren şeylerin durumu nedir?

Fahreddin er-Râzî Hazretleri şöyle der: Kitab-ı mübin (apaçık kitap) hakkında iki görüş vardır:

1. Kitab-ı mübin Allah’ın ilmidir.

2. Allah Teâlâ’nın, mahlukatı yaratmadan önce, malumatın (bilinecek şeylerin) keyfiyetini bir kitapta yazıp tespit etmiş olmasıdır.

İmam Zeccac bu ikinci görüşü kabul etmiştir.

Fahreddin er-Râzî Hazretleri ise birinci görüşü tercih etmiş ve “kitab-ı mübin”in Allah’ın ilmi olduğunu söylemiştir.

Kitab-ı mübin hakkında yapılan bütün izahları inceleseniz, naklettiğimiz bu iki izahtan başka hiçbir izah bulamazsınız. Bu iki izahın özü de her şeyin daha yaratılmadan önce Allahu Teâlâ tarafından bilinmesidir.

Şimdi, “Kader yoktur. Allah geleceği bilmez.” diyenlere şu soruları sormak istiyoruz:

1. Ayet-i kerimelerde, her şeyin kitab-ı mübinde kayıtlı olduğu haberi verilmiştir. Âlimler bu ifadeyi, Allah’ın ilmi veya Allahu Teâlâ’nın olacak her şeyi kaydettiği kitabı yani levh-i mahfuz olarak tefsir etmişlerdir. Bu da her şeyin Allah tarafından bilindiğini ispat etmektedir. Sizler, kitab-ı mübin ifadesini nasıl tefsir ediyorsunuz?

2. Bütün âlimlerin ittifak ettiği bir mesele batıl olabilir mi?

3. Yoksa sizler Fahreddin er-Râzî’den, İmam Zeccac’dan ve diğerlerinden daha mı âlimsiniz?

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin