8. “Kur’an’da kader yoktur.” diyenlere cevap
Kaderi inkâr edenler, “Kur’an’da kader yoktur.” diyorlar. İlk önce, kaderi inkâr eden bu kişilerin sözlerine kulak verelim. Onlar şöyle diyorlar:
— Kader inancı tüm batıl dinlerin ortak saplantısıdır.
— Kur’an-ı Kerim’de kader inancı şeklinde ifade edilen herhangi bir şey yoktur. Kur’an’a baktığımız zaman imanın şartı beştir.
— Biz kaderi irademiz olarak biliriz. İrademiz kaderimizdir…
Sözleri işittiniz. Kaderi inkâr eden bu kişilere göre, Kur’an’da kader diye bir şey yokmuş.
Kader: Allah’ın ezelî ilmi ile istikbalde olacak şeyleri bilmesi ve bu bilgiyi bir defterde kaydetmesidir.
“Kader yoktur.” demek, “Allah istikbali bilmez.” demektir. “Kur’an’da kader yoktur.” demek de “Kur’an’da Allah’ın istikbali bildiğiyle ilgili hiçbir ayet yoktur.” demektir.
Ben bu sözlere şaşıyorum!.. Kendi kendime diyorum ki:
— Acaba benim ezberlediğim Kur’an ile bunların okuduğu Kur’an farklı mı?
— Kur’an’da birçok ayette, Allah’ın istikbalde olacak olayları bildiği zikredilirken, bunlar nasıl oluyor da “Kur’an’da kader yoktur. Allah geleceği bilmez.” diyorlar?
Ben buna şaşırıyorum! Gerçi ben şaşırsam da Kur’an’ı bilmeyen bazı kimseler kolayca aldanıyor ve bunların peşinden koşup ahiretlerini helak ediyor.
“Kader” isimli eserimizin bundan sonraki bölümlerinde, Kur’an’da kader var mı yok mu, bu meseleyi tahlil edeceğiz.
Kaderin varlığına dair birinci delilimiz Bakara suresinin 6 ve 7. ayetleridir. Bu ayet-i kerimelerde şöyle buyrulmuş:
إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا سَوَاءٌ عَلَيْهِمْ أَأَنْذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ خَتَمَ اللَّهُ عَلَى قُلُوبِهمْ وَعَلَى سَمْعِهِمْ
“Şüphesiz o kâfirleri uyarsan da uyarmasan da onlara müsavidir; onlar iman etmezler. Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir.” (Bakara 6-7)
Şimdi bu ayet-i kerimeler üzerinde biraz tefekkür edelim:
Cenab-ı Hak mezkûr ayet-i kerimelerde, kâfirlerin -uyarılsa da uyarılmasa da- iman etmeyeceğini haber vermiştir. Eğer birisi bu ayetleri gösterip şöyle dese:
— Bu ayetler kâfirlerin iman etmeyeceğini haber veriyor. Hâlbuki bizler birçok kâfirin iman ettiğini görüyoruz. Demek ayetin, “Onlar iman etmezler.” beyanı -haşa- yanlıştır.
Onların bu sözlerine karşı, bizim -yani Allah’ın her şeyi bildiğine iman edenlerin- cevabı çok basittir. Biz deriz ki:
— Bu ayetler ve bunun emsali olan diğer ayet-i kerimeler, Allah’ın ezelî ilminde kâfir olarak öleceği bilinen kişiler hakkında inmiştir. Bu kişiler -uyarılsa da uyarılmasa da- iman etmezler. Cenab-ı Hak ezelî ilmiyle bu kişilerin iman etmeyeceklerini bilmiş ve onlar hakkında “İman etmezler.” buyurmuştur.
Zaten ayetin başındaki الَّذِينَ tabiri ism-i mevsuldür. İsm-i mevsuller marife olup, belirli kişiler hakkında kullanılır. Burada iman etmeyeceği belirli olan kişiler de ilm-i ezelîde kâfir olarak öleceği bilinen kişilerdir.
Bizler, “Onlar iman etmezler.” ayeti hakkındaki soruya kısaca bu şekilde cevap verdik.
— Peki, Allah’ın ezelî ilmine inanmayanlar ve Allah’ın insanın işleyeceği amelleri bilmediğini iddia edenler mezkûr soruya nasıl cevap verecekler?
Yani birisi onlara dese:
— Allah “İman etmezler.” diyor ama birçok kâfir iman ediyor. Demek -haşa- bu ayetin beyanı yanlıştır.
Onlar bu soruya nasıl cevap verecekler?
Ya da onlara şöyle sorsak:
— Acaba ayette belirtilen “Onlar iman etmezler.” ifadesiyle hangi kâfirler kastedilmiştir?
Bizler, “Allah’ın ezelî ilminde küfür üzere öleceği bilinen kâfirler kastedilmiştir.” diyoruz. Ama sizler ezelî ilme inanmıyor; Allah’ın, kulunun akıbetini bilemeyeceğini söylüyorsunuz. O hâlde ayette bahsi geçen “iman etmeyecek olan kâfirler” kimlerdir?
Şimdi de ayetin devamına bakalım: “Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir.” (Bakara 7)
Şimdi birisi şöyle dese:
— Bunların ne suçu var? Eğer Allah kalplerini ve kulaklarını mühürlemeseydi onlar iman ederlerdi. Suç -haşa- Allah’ın…
Bu soruya bizim cevabımız yine çok basittir:
— Allahu Teâlâ onların cüz’î iradeleriyle küfrü seçeceklerini ve imana asla yanaşmayacaklarını ezelî ilmiyle biliyordu. Bu sebeple de kalp ve kulaklarını mühürledi. Yoksa imanı tercih edecek kâfirlere bu mühür vurulmamıştır.
Biz böyle derken, sizler ne diyeceksiniz? Sizler Allah’ın ezelî ilmini inkâr ediyorsunuz. Bu sebeple de bizim verdiğimiz cevabı veremezsiniz! Bu durumda da şu soru ortaya çıkar:
— Eğer Allahu Teâlâ kulunun akıbetini ve cüz’î iradesiyle küfrü seçeceğini bilmiyorsa, bu mührü neye göre vurmuştur?
Yoksa şuna mı inanıyorsunuz: -Haşa- Allah bir kısım kullarının kalbini ve kulağını mühürledi. O kullar da bu mühürden dolayı iman edemiyor.
— Buna mı inanıyorsunuz?
Bakın, bozuk itikadınız nasıl bir netice verdi. Sizler sadece Allah’ın ilmini inkâr etmekle kalmıyor, aynı zamanda Allah’a zulüm de isnat ediyorsunuz. Zira Allah mühürlediği için onlar iman edemiyorsa ve iman etmedikleri için de cehenneme gireceklerse, bu bir zulümdür. Bu tıpkı birinin dilini kesip onu konuşmaya davet etmeye ve konuşamadığı için de cezalandırmaya benzer.
— İnandığınız Allah böyle bir Allah mıdır?
Şimdi bu delili şu sorularla toplamak istiyorum:
Ey kaderi inkâr edenler! Şu sorularımıza cevap verin:
1. Ayet-i kerimede kâfirler için, “Onlar iman etmezler.” buyrulmuş. Burada bahsedilen kâfirler kimlerdir?
2. Baştaki الَّذِينَ ism-i mevsulü, bu kâfirlerin bilinen kişiler olduğunu göstermektedir. Bu kişiler, Allah’ın ezelî ilminde kâfir olarak öleceği bilinen kişiler değilse kimlerdir?
3. Eğer Allah kimin kâfir kimin mümin olarak öleceğini bilmiyorsa, “Onlar iman etmezler.” sözüyle neyi kastetmiştir?
4. Bazı kâfirlerin iman ettiği görülmektedir. Dolayısıyla bu hâl, “Onlar iman etmezler.” ayetinin hükmünü delmektedir. “Onlar” ifadesiyle, ilm-i İlahîde kâfir olarak öleceği bilinen kişilerin kastedildiğini kabul etmezsek, iman eden kâfirlerle “Onlar iman etmezler.” hükmünü nasıl cemedeceğiz?
5. Ayet-i kerimede, Allah’ın onların kalp ve kulaklarını mühürlediği bildirilmiştir. Bu mühür bize göre, kâfir olarak öleceği bilinen kişilere vurulmuştur. Peki, size göre kime vurulmuştur?
6. Eğer Allah bu mührü kâfir olarak öleceğini bildiği kullara vurmamışsa ve mühür vurulduğu için bu kişiler imana muvafık olamıyorsa, bu bir zulüm değil midir?
7. Eğer Allah’ın bu mührü -ezelî ilmiyle- kâfir olarak öleceğini bildiği kişilere vurduğunu kabul etmezseniz şu sorumuza da cevap verin: Allah bu mührü neye göre vurmaktadır?
Eğer gücünüz yetiyorsa bu sorularımıza cevap verin de görelim!
Yazar: Sinan Yılmaz