9. Tercih bilâ müreccih muhaldir. Hâlbuki o emr-i itibarî dediğimiz kesb-i insanî bazen yapmak…
Şu metnin mütalaasını yapacağız:
“Eğer desen: Tercih bilâ müreccih muhaldir. Hâlbuki o emr-i itibarî dediğimiz kesb-i insanî bazen yapmak ve bazen yapmamaktadır. Eğer mûcib bir müreccih bulunmazsa, tercih bilâ müreccih lazım gelir. Bu ise usul-u kelamın en mühim bir esasını hedmeder.
El-cevap: Tercih bilâ müreccih muhaldir. Yani müreccihsiz rüchaniyet muhaldir. Yoksa tercih bilâ müreccih caizdir ve vakidir. İrade bir sanattır. Onun şe’ni böyle iş görmektir.” (Yirmi Altıncı Söz)
İlk önce “Tercih bilâ müreccih muhaldir.” cümlesini anlamaya çalışalım:
Bu sözün manası şudur: Tercih eden bir sebep olmadan bir tercih vaki olamaz.
Buradaki “müreccih” kelimesi “tercih eden” manasındadır. Bu kaide sabit emirlerde yani yapılmış ve meydana gelmiş işlerde geçerlidir. Çünkü mevcut bir eser, kendisinin varlığını yokluğuna tercih eden bir zatın vücudunu ispat eder. O şeyin varlığı yokluğuna tercih edilmiş ve yoktan var edilmiştir. Bu ise ancak bir müreccihin (tercih edenin) tercihiyle olabilir.
Mesela bir kâğıda A harfinin yazılmış olduğunu düşünelim. Bu A harfi bir vakit önce yoktu, sonradan var oldu. Varlığı yokluğuna tercih edildi. Varlığının yokluğuna tercihi ancak irade sahibi bir kâtibin tercihiyle olabilir. İşte bu irade sahibi kâtip müreccihtir yani tercih edendir. A harfinin varlığını yokluğuna tercih etmiştir. A harfinin kendi kendini yazması ve kendi kendine var olması mümkün olmadığı için bir müreccihe ihtiyaç vardır.
Yine çizilmiş bir resim onu çizen ressamın varlığını ispat eder. Burada ressam müreccihtir yani tercih edendir. Resmin varlığını yokluğuna tercih etmiş ve resmin varlığına sebep olmuştur.
“Tercih eden olmadan tercih olmaz.” manasındaki “Tercih bilâ müreccih muhaldir.” kaidesini kelam âlimleri Allah’ın varlığını ispatta kullanmışlardır. Şöyle ki:
Kâinat bir zamanlar yoktu, sonradan var edildi. Varlığı yokluğuna tercih edildi. İçindeki her bir eşya da böyle oldu. Baharda yaratılan varlıklar kışta yoktu. Baharın gelmesiyle yoktan icat edilip varlıkları yokluklarına tercih edildi. İşte bu tercih, onların varlığını yokluğuna tercih eden irade sahibi bir müreccihi gösterir. Bir müreccih olmazsa tercih de olmaz. Tercih olmazsa eşya yoklukta kalır, varlık âlemine çıkamaz.
O hâlde kâinatın ve içindeki eşyanın varlığı bir müreccihin varlığını iktiza eder. Bu müreccih de her şeyi yaratan Allahu Teâlâ’dır. Bir harfin kâtipsiz, bir iğnenin ustasız olamaması gibi, şu kâinat da müreccihsiz olamaz.
Sabit emirlerde geçerli olan “Tercih bilâ müreccih muhaldir.” kaidesini bu şekilde anladıktan sonra şimdi, “Tercih bilâ müreccihin muhal olmayıp caiz olması” meselesine gelelim:
Müreccih kelimesinin iki farklı manası vardır. Bir manası “tercih eden” demektir. Bu manayla, sabit emirlerde tercih bilâ müreccih muhaldir.
İkinci manası ise “tercih ettiren sebep, vasıf, özellik ve üstün sıfat”tır. Müreccih kelimesinin bu manasını esas aldığımızda itibarî emirlerde tercih bilâ müreccih caiz olur.
Demek ki müreccihin birinci manasıyla -yani tercih eden manasıyla- sabit emirlerde tercih bilâ müreccih muhal oluyor. Ancak ikinci manasıyla -yani tercih ettiren sebep ve vasıf manasıyla- itibarî emirlerde tercih bilâ müreccih caiz oluyor.
İtibarî emirlerde tercih bilâ müreccihin caiz olması şudur:
Mesela altından yapılmış bir kalemin gümüş kalemden üstün bir ciheti ve râcih bir sıfatı varsa da altından yapılmış aynı marka ve aynı özellikteki diğer bir kalemden hiçbir üstünlüğü yoktur. İki kalem de aynıdır. Eğer itibarî emirlerde tercih bilâ müreccih -yani tercih ettiren bir sebep ve üstün sıfat yokken tercih etmek- imkânsız olsaydı, bizim bu iki kalemden birini tercih edemememiz gerekirdi. Hâlbuki aynı iki kalemden birini cüzî irademizle tercih edebiliyoruz. O hâlde itibarî emirlerde müreccihsiz tercih -yani tercih ettiren üstün vasıf olmaksızın tercih etmek- caizdir ve daima tatbik edilmektedir.
Bir daha tekrar edecek olursak:
Müreccih kelimesinin iki farklı manası vardır. Birinci manası “tercih eden”dir. Bu manaya göre, müreccih -yani tercih eden- olmadan bir şeyin varlığı yokluğuna tercih edilemez ve o şey yok iken var olamaz. Bununla da Allah’ın varlığı ispat edilir.
Müreccih kelimesinin ikinci manası ise “tercih ettiren sebep, özellik ve üstün vasıf”tır. Kelimenin bu manasına göre, tercih ettiren üstün bir vasıf -yani müreccih olmazsa- tercih caiz olur. Aynı vasıftaki iki şeyden birisi tercih edilebilir.
Şimdi, izahına çalıştığımız metne tekrar dönelim:
Soru sahibi, kelam âlimlerinin Allah’ın varlığını ispat etmek için kullandıkları ve sabit işlerde geçerli olan bir kaidenin itibarî emirler için söylendiğini zannetmiş ve itibarî emirlerde “tercih bilâ müreccihin” muhal olmadığını ifade ederek kelam âlimlerinin yanlış bir kaide ortaya koyduklarını ileri sürmüş.
Üstadımız ise cevabında, bu sözün itibarî emirler için değil, sabit emirler için söylendiğini; bunun da geçerli bir kaide olduğunu ve bu sözü söyleyen âlimlerin maksatlarının Allah’ın varlığını ispat etmek olduğunu ifade ederek, âlimlerin bir hata yapmadığını ve kaidenin yanlış anlaşıldığını beyan buyurmuştur.
Anlaşılması zor bir ders oldu. Böyle zor dersleri yavaş yavaş ve tekrar ile okumak anlaşılmasını kolaylaştıracaktır.
Yazar: Sinan Yılmaz