5. Dördüncü Nükte: Nasıl ki haftalık bir saatin saniye ve dakika ve saat ve günlerini…
Dokuzuncu Söz’ün mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
DÖRDÜNCÜ NÜKTE
Nasıl ki haftalık bir saatin saniye ve dakika ve saat ve günlerini sayan milleri birbirine bakarlar, birbirinin misalidirler ve birbirinin hükmünü alırlar. Öyle de Cenab-ı Hakk’ın bir saat-i kübrası olan şu âlem-i dünyanın saniyesi hükmünde olan gece ve gündüz deveranı ve dakikaları sayan seneler ve saatleri sayan tabakat-ı ömr-ü insan ve günleri sayan edvar-ı ömr-ü âlem birbirine bakarlar, birbirinin misalidirler ve birbirinin hükmündedirler ve birbirini hatırlatırlar. (9. Söz)
(Saat-i kübra: Büyük saat)
Metinde geçen şu ifadeleri biraz açalım:
Tabakat-ı ömr-ü insan: “İnsan ömrünün tabakaları” manasındadır. Bununla bir insanın anne rahmine düştüğü an, gençliği, ihtiyarlığı, vefatı, kabri gibi zaman dilimleri kastedilmiştir. Namaz vakitlerinin her biri insan ömrünün bu tabakalarından birine karşılık gelmektedir.
Edvar-ı ömr-ü âlem: “Âlemin ömür devirleri” manasındadır. Bununla âlemin yaratılışının birinci günü, insanın yaratılış devresi, asr-ı saadet, kıyametin başlangıcı, kıyametin kopması gibi devirler kastedilmiştir. Namaz vakitlerinin her biri âlemin ömrünün bu tabakalarından birine karşılık gelmektedir.
Okuduğumuz metni daha iyi kavrayabilmek için şöyle bir tablo oluşturabiliriz:
SAATİN ÇARKLARI |
SAAT-İ KÜBRA OLAN ÂLEM-İ DÜNYADAKİ KARŞILIĞI |
Saniye |
Gece ve gündüz |
Dakika |
Sene |
Saat |
Tabakat-ı ömr-ü insan |
Günler |
Edvar-ı ömr-ü âlem |
İlk önce bu karşılıkları ezberleyelim. Daha sonra da aşağıdaki metni yavaş yavaş ve tefekkür ede ede okuyalım. Metni daha kolay anlayabilmeniz için bilgilerin arasını üç noktayla ayırdık. Yine her paragrafa ait kelimeleri altına yazdık. Paragraf paragraf ilerleyin. Önce bir paragrafı iyice anlayın, sonra diğerine geçin.
Mesela: Fecir zamanı tulûa kadar; evvel-i bahar zamanına… hem insanın rahm-ı madere düştüğü âvânına… hem semavat ve arzın altı gün hilkatinden birinci gününe… benzer ve hatırlatır ve onlardaki şuunat-ı İlahiyeyi ihtar eder.
(Fecir: Tan yerinin ağarma vakti / Tulu: Güneşin doğması / Evvel-i bahar: Baharın başlangıcı / Rahm-ı mader: Anne karnındaki çocuğun bulunduğu yer / Âvân: Anlar / Şuunat-ı İlahiye: Allahu Teâlâ’nın işleri ve icraatları / İhtar: Hatırlatma)
Zuhr zamanı ise yaz mevsiminin ortasına… hem gençlik kemaline… hem ömr-ü dünyadaki hilkat-i insan devrine… benzer ve işaret eder ve onlardaki tecelliyat-ı rahmeti ve füyuzat-ı nimeti hatırlatır.
(Zuhr: Öğle / Hilkat-i insan: İnsanın yaratılışı / Tecelliyat-ı rahmet: Allah’ın rahmetinin tecellileri / Füyuzat-ı nimet: Nimetlerin bolluğu ve bereketi)
Asr zamanı ise güz mevsimine… hem ihtiyarlık vaktine.. hem Âhir Zaman Peygamberinin (a.s.m.) asr-ı saadetine… benzer ve onlardaki şuunat-ı İlahiyeyi ve in’amat-ı Rahmaniyeyi ihtar eder.
(Asr: İkindi / Güz: Sonbahar / Şuunat-ı İlahiye: Allahu Teâlâ’nın işleri ve icraatları / İn’amat-ı Rahmaniye: Allah’ın, Rahman isminin tezahürüyle ihsan ettiği nimetler / İhtar: Hatırlatma)
Mağrib zamanı ise güz mevsiminin âhirinde pek çok mahlukatın gurûbunu… hem insanın vefatını… hem dünyanın kıyamet iptidasındaki harabiyetini ihtar ile… tecelliyat-ı celaliyeyi ifham ve beşeri gaflet uykusundan uyandırır, ikaz eder.
(Mağrib: Akşam / Âhir: Son / Gurûb: Batış, gözden kaybolmak / İptida: Başlangıç / Tecelliyat-ı celaliye: Allah’ın celalî isimlerinin tecellileri / İfham: Bildirme, anlatma)
İşâ vakti ise âlem-i zulümat, nehar âleminin bütün âsârını siyah kefeni ile setretmesini… hem kışın beyaz kefeni ile ölmüş yerin yüzünü örtmesini… hem vefat etmiş insanın bakiyye-i âsârı dahi vefat edip nisyan perdesi altına girmesini… hem bu dâr-ı imtihan olan dünyanın bütün bütün kapanmasını… ihtar ile Kahhar-ı Zülcelal’in celalli tasarrufatını ilan eder.
(İşâ: Yatsı / Âlem-i zulümat: Karanlıklar âlemi / Nehar: Gündüz / Âsâr: Eserler / Bakiyye-i âsâr: Geride kalan eserler / Kahhar-ı Zülcelal: Celal sahibi olan ve her şeye mutlak galip gelen Allah)
Gece vakti ise hem kışı… hem kabri… hem âlem-i berzahı… ifham ile ruh-u beşer rahmet-i Rahman’a ne derece muhtaç olduğunu insana hatırlatır.
(İfham: Bildirme, anlatma)
Ve gecede teheccüd ise kabir gecesinde ve berzah karanlığında ne kadar lüzumlu bir ışık olduğunu bildirir, ikaz eder… ve bütün bu inkılabat içinde Cenab-ı Mün’im-i Hakiki’nin nihayetsiz nimetlerini ihtar ile ne derece hamdüsenaya müstahak olduğunu ilan eder.
(İnkılabat: Değişiklikler / Cenab-ı Mün’im-i Hakiki: Gerçek nimet verici olan Allah)
İkinci sabah ise sabah-ı haşri ihtar eder. Evet, şu gecenin sabahı ve şu kışın baharı, ne kadar makul ve lazım ve kat’î ise haşrin sabahı da berzahın baharı da o katiyettedir.
(Sabah-ı haşri: Haşrin sabahı)
Demek, bu beş vaktin her biri, bir mühim inkılab başında olduğu… ve büyük inkılabları ihtar ettiği gibi… kudret-i Samedâniyenin tasarrufat-ı azîme-i yevmiyesinin işaretiyle hem senevî… hem asrî… hem dehrî… kudretin mucizatını ve rahmetin hedâyâsını hatırlatır.
(Kudret-i Samedâniye: Hiçbir şeye muhtaç olmayıp her şeyin kendisine muhtaç olduğu Allah’ın kudreti / Tasarrufat-ı azîme-i yevmiye: Her gün meydana gelen büyük tasarruflar / Dehrî: Zamana ait / Hedâyâ: Hediyeler)
Demek, asıl vazife-i fıtrat ve esas-ı ubudiyet ve kat’î borç olan farz namaz, şu vakitlerde layıktır ve ensebdir. (9. Söz)
(Vazife-i fıtrat: Yaratılış vazifesi / Esas-ı ubudiyet: Kulluğun esası / Enseb: En uygun)
Risale-i Nurlardan azami derecede istifade edebilmek için meseleleri çok iyi anlamak ve kavramak zorundayız. Yani bir meseleyi okuduktan sonra o meseleyi ezberden anlatabilecek durumda olmalıyız. Eğer okuduğumuzu özetleyemiyor ya da meselenin tamamını tefekkür edemiyorsak meseleyi tam anlamamışız demektir.
Mesela Dokuzuncu Söz’ün Dördüncü Nüktesini anlayıp anlamadığımızın ölçüsü, bu nükteyi kitaba bakmadan ezberden anlatabilmek veya tamamını baştan sona tefekkür edebilmektir. Eğer bunu yapabiliyorsanız bu nükteyi anlamışsınız demektir.
Meseleyi tam manasıyla anlamak için tablo oluşturmak etkili bir yoldur. Kuvvetli bir hafızası olmadığı için, sonunu okurken başını unutanlar bu tür metinler için tablo hazırlamalı ya da okuduğu sayfadaki cümleleri kalemiyle çizerek birbiriyle ilişkilendirmelidir. Bizler sizlere kolaylık olması için bu nüktede anlatılan hakikatleri şu şekilde tabloya döktük:
NAMAZ VAKİTLERİNİN HATIRLATTIĞI ŞEYLER |
|||
NAMAZ VAKTİ |
SENEDE | TABAKAT-I ÖMR-Ü İNSANDA |
EDVAR-I ÖMR-Ü ÂLEMDE |
Fecir zamanı |
Evvel-i bahar zamanını | İnsanın rahm-ı madere düştüğü anı |
Semavat ve arzın altı gün hilkatinden birinci günü ihtar eder. |
Zuhr zamanı |
Yaz mevsiminin ortasını | Gençlik kemalini |
Ömr-ü dünyadaki insanın yaratılış devrini ihtar eder. |
Asr zamanı |
Güz mevsimini | İhtiyarlık vaktini |
Ahir zaman Peygamberi (a.s.m.)’ın asr-ı saadetini ihtar eder. |
Mağrib zamanı |
Güz mevsiminin ahirinde pek çok mahlukatın gurubunu | İnsanın vefatını |
Dünyanın kıyamet öncesindeki harabiyetini ihtar eder. |
İşâ vakti |
Gece âleminin, gündüz âleminin eserlerini siyah kefeniyle örtmesini ve kışın beyaz kefeninin, ölmüş yerin yüzünü örtmesini | Vefat etmiş insanın geride kalan eserleri dahi vefat edip nisyan perdesi altına girmesini |
Dar-i imtihan olan bu dünyanın bütün bütün kapanmasını ihtar eder. |
Gece vakti |
Kışı | Kabri |
Âlem-i berzahı ve ruh-u beşerin rahmet-i Rahman’a ne derece muhtaç olduğunu ihtar eder. |
Teheccüd |
Kabir gecesinde ve berzah karanlığında ne kadar lüzumlu bir ışık olduğunu bildirir, ikaz eder. |
Bütün bu inkılâbat içinde Cenab-ı Mün’im-i Hakikî’nin nihayetsiz nimetlerini ihtar ile ne derece hamd ve senaya müstahak olduğunu ilan eder. |
|
İkinci sabah |
Sabah-ı haşri ihtar eder. |
Şu gecenin sabahı ve şu kışın baharı ne kadar makul ve lazım ve kat’i ise haşrin sabahı da berzahın baharı da o derece kat’idir, bunu hatırlatır. |
Bu şema üzerinden Dördüncü Nükteye iyice çalışalım. Meseleyi ezberden anlatabildiğinizde bir sonraki nükteye geçebilirsiniz.
Yazar: Sinan Yılmaz