a
Ana SayfaHabbe14. O habbe-i kalp için pek çok hizmetçi vardır ki o hadimler kalbin hayatıyla hayat bulup…

14. O habbe-i kalp için pek çok hizmetçi vardır ki o hadimler kalbin hayatıyla hayat bulup…

Habbe mütalaasına devam ediyoruz:

“Ve keza o habbe-i kalp için pek çok hizmetçi vardır ki o hadimler kalbin hayatıyla hayat bulup inbisat ederlerse kocaman kâinat onlara tenezzüh ve seyrangâh olur.”

(Habbe-i kalp: Kalp çekirdeği / Hadim: Hizmetçi / İnbisat: Genişleme / Seyrangâh: Gezinti ve seyir yeri)

Bu hizmetçilerden birisi kuvve-i müfekkiredir. Kuvve-i müfekkire: Düşünme ve tefekkür etme melekesidir.

Başka bir hizmetçi kuvve-i musavviredir. Kuvve-i musavvire: Tasvir etme melekesidir.

Bir başka hizmetçi kuvve-i müdrikedir. Kuvve-i müdrike: İdrak etme ve anlama melekesidir.

Bir başka hizmetçi kuvve-i mümeyyizedir. Kuvve-i mümeyyize: Ayırt edebilme ve temyiz edebilme melekesidir.

Bir başka hizmetçi kuvve-i vâhimedir. Kuvve-i vâhime: Zihinde kurma ve vehmetme melekesidir.

Daha bunlar gibi onlarca meleke habbe-i kalbin hizmetkârıdır. Bu melekeler kalbin hayatıyla hayat bulup inbisat ederlerse kocaman kâinat onlara tenezzüh ve seyrangâh olur.

Üstad Hazretleri bunun bir misalini şöyle veriyor:

“Hatta kalbin hadimlerinden bulunan hayal -mesela- en zayıf en kıymetsiz iken, hapiste ve zindanda kayıtlı olan sahibini bütün dünyada gezdirir, ferahlandırır. Ve şarkta namaz kılanın başını Hacerü’l-Esved’in altına koydurur. Ve şehadetlerini Hacerü’l-Esved’e muhafaza için tevdi ettirir.”

Metnin manası açık olduğundan izahına gerek duymuyoruz. Sadece şu kadar deriz ki: Burada bize düşen vazife başta hayal olmak üzere kalbin bütün kuvvelerini genişletmek ve her birini layık olduğu makamda ve ibadette kullanmaktır.

Üstadımız bu i’lemi şöyle tamamlıyor:

“Madem benî-Âdem kâinatın semeresidir. Nasıl ki bir harmanda başaklar dövülür, tasfiye neticesinde semereler istibka ve iddihar edilir. Binaenaleyh haşir meydanı da bir harmandır. Kâinatın başak ve semeresi olan benî-Âdem’i intizar etmektedir.”

(Semere: Meyve / İstibka: Saklama / İddihar: Biriktirme / İntizar: Bekleme)

İlk önce birkaç kelimenin manasını öğrenelim:

Başak: Buğday, mısır ve yulaf gibi tahıl bitkilerinin sapının tane taşıyan uç kısmına verilen isimdir.

Hasat: Olgunlaşmasını tamamlamış çeşitli ürünlerin -yetiştirilme amaçlarına göre- en uygun zamanda kesilerek, biçilerek veya sökülerek toplanması işlemidir.

Harman ise: Hasat edilen üründen tanelerin veya meyvelerin ayrılması işlemidir.

Tarla bitkilerinde harman işlemi genel olarak: Taneleri; başak, bakla, kapsül ve meyve gibi organlar içinde olan bitkilerde uygulanmakta ve tanelerin bu organların içerisinden çeşitli yöntemlerle çıkarılması amacıyla yapılmaktadır.

Şimdi, Üstadımız dedi ki: Nasıl ki bir harmanda başaklar dövülür, tasfiye neticesinde semereler istibka ve iddihar edilir.

Yani nasıl ki başakların önce hasadı yapılıyor, sonra harmana götürülüyor; harmanda dövülüyor ve bir çeşit tasfiyeye maruz kalıyor. Bunun neticesinde de meyveleri çıkarılıyor, saklanıyor ve depolanıyor.

Aynen bunun gibi, haşir meydanı da bir harmandır. Kâinatın başak ve semeresi olan benî-Âdem’i intizar etmektedir.

Bu teşbihi tam anlamak için şu beş maddeyi yerine oturtmalıyız: Tarla, başak, hasat, harman ve tane.

Yeryüzü bir tarladır. İnsan bu tarlanın başağı ve meyvesidir. Kıyamet hasattır. Haşir meydanı harmandır. İnsanın amelleri ise tanedir.

Madem insan şu şecere-i kâinatın en müntehap başağı ve en kıymetli meyvesidir. O hâlde o da bir hasada maruz kalmalı, bir harmana gitmeli, bir tasfiyeden geçmeli ve tanelerini o meydana dökmeli. Ta bu başağın taneleri hükmünde olan amelleri ortaya çıksın ve ona göre bir muameleye tabi tutulsun. Tuba tanelerini dökenler cennette iddihar edilsin; zakkum tanelerini verenler cehennemde toplansın.

Bu metin üzerine çok düşünmeli ve nefse şu soruları sormalıyız:

1. Ey nefsim! Harman meydanında hâlin ne olacak?

2. Senden zakkum taneleri mi yoksa tuba taneleri mi çıkacak?

3. Sen bu dünyada zakkum tanelerine mahal olmuşsun. Hâl böyle iken, harmanında tuba taneleri nasıl çıkacak?

4. Bilmez misin, zakkum tanelerine yuva olursan zakkum-u cehennem olursun. Orada hâlin nice olur?

Bu ve benzeri sorularla nefsi sigaya çekmeli ve terbiyesine çalışmalıyız. Yoksa sadece okuyup geçmekle hakiki kemal bulunmaz; belki yanından bile geçilmez!..

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin