a
Ana SayfaArabî Habbe3. Âlemi büyük bir kitap olarak gördüğünde, Nur-u Muhammed (a.s.m.)’ı…

3. Âlemi büyük bir kitap olarak gördüğünde, Nur-u Muhammed (a.s.m.)’ı…

Arabî Hubab mütalaasına devam ediyoruz:

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلٰى دِينِ الْاِسْلَامِ وَ كَمَالِ الْاِيمَانِ وَالصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ عَلٰى مُحَمَّدٍ الَّذِى هُوَ مَرْكَزُ دَائِرَةِ الْاِسْلَامِ وَمَنْبَعُ اَنْوَارِ الْاِيمَانِ وَعَلٰى اٰلِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَعِينَ مَا دَامَ الْمَلَوَانِ وَمَا دَارَ الْقَمَرَانِ

“Din-i İslam ve kemal-i imandan ötürü Allah’a hamdolsun. Daire-i İslam’ın merkezi ve envar-ı imanın membaı olan Muhammed ile onun bütün âl ve ashabına, gece gündüz, ay ve güneş devam ettikçe salât ve selam olsun.”

اعلم أنه  şunu bil ki  بينما ترى  gördüğün esnada  العالَم  âlemi  كتابا كبيرا  büyük bir kitap olarak  ترى نورَ محمد عليه الصلاة والسلام  Nur-u Muhammed (a.s.m.)’ı görürsün  مِدادَ قلم الكاتب  kâtibin kaleminin mürekkebi olarak. 

Şunu bil ki: Âlemi büyük bir kitap olarak gördüğünde, Nur-u Muhammed (a.s.m.)’ı (bu kitabın) kâtibinin kaleminin mürekkebi olarak görürsün. 

İzah: İlk önce kâinata bir kitap gözüyle bakalım ve âlemin bir kitab-ı kebir olduğunu bir parça tefekkür edelim:

Kâinat öyle bir kitaptır ki:

– Dünya bu kitab-ı kâinatın bir babı ve bir bölümüdür. Bu kitabın yıldızlar adedince bapları ve bölümleri vardır.

– Her bir nev -mesela ağaçlar- dünya babının bir sayfasıdır.

– Bir ağaç cinsi -mesela kiraz ağacı cinsi- bu sayfanın bir satırıdır.

– Tek bir kiraz ağacı bu satırın bir kelimesidir.

– Ağacın meyvesi olan kiraz bu kelimenin bir harfidir.

– Kirazın çekirdeği ise bu satırın noktasıdır.

Bu öyle bir noktadır ki koca kâinat kitabı bu noktada yazılmıştır. Yani kâinatta tecelli eden esmâ-i hüsna -küçük bir ölçekte- bu çekirdekte tecelli etmiş ve kâinatın manası bu çekirdekte dercedilmiştir.

Değil bir kitap, bir harf dahi kâtipsiz olmaz ve olamaz. Peki, böyle son derece hikmetle yazılmış bir kitabın kâtipsiz olması hiç mümkün müdür?

Asla değildir. Kâinat kitabı bütün baplarıyla, sayfalarıyla, satırlarıyla, kelimeleriyle ve harfleriyle Allahu Teâlâ’nın vücub-u vücuduna ve vahdetine şehadet eder.

Üstadımız dedi ki: Nur-u Muhammed (a.s.m.) bu kitabın kâtibinin kaleminin mürekkebidir.

Yani bu kitab-ı kâinat Peygamberimiz (a.s.m.)’ın nurundan yaratılmıştır. Bu ifade aynı zamanda bir hadis mealidir. Hadis-i şerifte şöyle buyrulur:

Abdurrezzak Es-San’ânî, merfu bir senetle Cabir İbni Abdullah’tan rivayet etmiştir. Hazreti Cabir (r.a.) demiş:

— Ben Resulullah’a sordum: Ya Resulallah! Anam babam sana feda olsun, bana en evvel Cenab-ı Hakk’ın halk ettiği şeyi haber ver.

Bunun üzerine Resul-i Ekrem (a.s.m.) dedi:

— Ey Cabir! Cenab-ı Allah bütün eşyadan evvel senin Peygamberinin nurunu kendi nurundan halk eyledi.

Bu meselenin bazı kaynaklarını verelim: El-Hâvî lil-Fetâvî Süyûtî 2/545; Hüccetullah Ale’l-Alemîn Nebhânî sh: 52; Ed-Dürer-ül Hisan Fil-Ba’si ve Naîm-il Cinan Süyûtî; Tefsir-i Ruhu’l-Beyan Bursevî 5/571; El-Mevâhibü’l-Ledünniye Kastallânî 1/25-83 (İmam Kastallânî bu mevzuyu 58 sayfa içinde ele almış ve çeşitli rivayet ve hadiselerle ispat etmiştir.)

Bu hakikat üzerine çok kitaplar yazılmış ve eserler telif edilmiştir. Meselenin daha derin tahkikini arayanlar o eserleri okuyabilir.

Benim bu ifadeden kıssadan hissem şudur:

Hazreti Muhammed (a.s.m.) Allah katında ne kadar kıymetlidir ki onun nurunu kâinatın çekirdeği yapıyor ve kâinatı halk etmeden evvel onun nurunu halk ediyor. Böyle bir zata ümmet olmak ve sünnetine tabi olmak ne büyük bir devlettir, aklı olan anlar!..

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin