16. Selefîler selef âlimlerinin yolu üzere midir?
Malumunuz, hicri takvime göre ilk üç asırda yaşayan âlimlere “selef âlimleri” denir. Zaten sözlük anlamı itibarıyla selef “önceden yaşayan”, “daha önce gelen” anlamındadır. Üçüncü asırdan sonra yaşayan âlimlere de “halef âlimleri” denir. Sözlük anlamı itibarıyla halef “sonradan gelen” demektir.
Selef ve halef âlimleri, müteşabih ayetleri anlama hususunda farklı bir yol takip etmişlerdir. Şöyle ki:
Selef âlimleri müteşabih ayetleri izah etmemiş, ayetin zahirî manasından Allah’ı tenzih etmiş ve hakiki manasını Allah’ın ilmine havale etmiştir. Mesela “Allah Arş’a oturdu.” ayeti hakkında şöyle demişlerdir:
— Allah oturmaktan münezzehtir. Zira ezelde Allah varken ne Arş vardı ne de mekân… Mekândan münezzeh olan Allah’ın daha sonra mekâna muhtaç olması düşünülemez. Biz Allah’ı oturmaktan tenzih eder ve bu ayetin manasını Allah’ın ilmine havale ederiz. Allah’ın muradı neyse ona da iman ederiz.
İşte selef âlimleri “Allah Arş’a oturdu.” ayeti hakkında böyle demişler. Diğer müteşabih ayetler hakkındaki sözleri de budur. Onların müteşabih ayetleri izah etmemesinin sebebi, hata yapıp ayete yanlış mana verme korkularıdır.
Daha sonra gelen halef âlimleri ise bu ayetleri izah etmek zorunda kalmışlardır. Çünkü Mutezile gibi, Müşebbihe gibi, Mücessime gibi batıl mezhepler ortaya çıkmış, bu ayetleri delil gösterip Allah’ı cisimleştirmeye, Allah’a aza ve uzuv atfedip insana benzetmeye başlamışlar. Halef uleması da -mecburiyet tahtında- onların bu yanlış fikirlerinden ümmet-i Muhammed’i muhafaza etmek için müteşabih ayetleri Arap dili ve usulüne göre izah etmişler.
Bu kısa bilgilendirmeden sonra, şimdi geldik meselemiz olan, günümüzün Selefîleri ve Selefilik ile selef âlimlerinin yolunun farkına:
Selefîlik ile selef âlimlerinin yolu birbirinden o kadar uzaktır ki biri yerde diğeri göktedir. Biri doğuda diğeri batıdadır.
Selef âlimleri müteşabih ayetleri izah etmemişler ancak zahirî manasından Allah’ı tenzih etmişler. Hiçbir selef âlimi “Allah’ın Arş’ta oturduğunu” söylememiş. Bırakın söylemeyi, hepsi Allah’ı oturmaktan tenzih etmiş ve Allah’a oturma isnadının küfür olduğunu söylemiş.
Şimdiki Selefîler ise Allah’ın Arş’ta oturduğuna inanıp, bu fikri kabul etmeyenlere kâfir diyor. Selef âlimleri ile Selefîlerin yolunun farkını gördünüz mü?
Bu meseleleri bilmeyen de zannediyor ki Selefîlik selef âlimlerinin yolu üzere olmaktır.
Şimdi soruyoruz:
— Selefîler selef âlimlerinin hangi yolunu takip etmişler?
— Hangi meselede onlara tabi olmuşlar?
— Tevessülde mi tabi olmuşlar?
— Teberrükte mi tabi olmuşlar?
— Müteşabih ayetleri anlamada mı tabi olmuşlar?
Hiçbir meselede tabi olmamışlar! Aralarında bir isim benzerliğinden başka hiçbir benzerlik yoktur. Bu böyle biline…
Kardeşlerim, “Arş’a İstiva” isimli eserimiz bu ders ile tamamlandı. Rabbimize hamdüsena olsun, bu kıymetli hizmette -liyakatimiz olmadığı hâlde- bizi istihdam etti. Rabbim bu çalışmaları dergâhında kabul etsin. Bu eseri günahlarıma kefaret eylesin. Ayaklarımızı hak yoldan ayırmasın. Ehl-i sünnet itikadı üzerine yaşatsın ve bu itikad üzere öldürsün. Bizleri Ehl-i sünnet itikadının muhafızları eylesin. Âmin.
Yazar: Sinan Yılmaz