5. Ay’ın ikiye yarılması bir mucize değil midir?
Bu dersimizde, Peygamberimiz (a.s.m.)’ın Kur’an’da zikredilen mucizelerinden üçüncüsünü işleyeceğiz. Tahlilini yapacağımız ayet-i kerime Kamer suresinin birinci ayetidir. Bu ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur:
اِقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ وَانْشَقَّ الْقَمَرُ
“Kıyamet yaklaştı ve Ay yarıldı.” (Kamer 1)
Mezkûr ayet-i kerime Ay’ın yarıldığından haber vermektedir. Sahih ve mütevatir hadislerle sabit olduğu üzere, bu yarılma Peygamberimiz (a.s.m.) zamanında bir mucize olarak vuku bulmuştur. Ay’ın yarılmasının Peygamberimiz (a.s.m.) zamanında vuku bulduğu hususu âlimler arasında ittifak edilmiş bir husustur. Bu, Peygamberimizin açık mucizelerinden birisidir.
İlk önce bu konuda rivayet edilen hadis-i şeriflerin bir kısmını nakledelim. Daha sonra da mucizeleri inkâr edenlere seslenip onlarla konuşalım.
İmam Buhârî Hazretleri der ki: Bize Yahya İbni Bükeyr’in… İbni Abbas’tan rivayetine göre, o şöyle demiştir: Ay Allah’ın Resulü (a.s.m.) zamanında yarıldı.
İbni Cerir der ki: Bize İbni Müsennâ’nın… İbni Abbas’tan rivayetine göre, o şöyle demiştir: “Kıyamet yaklaştı ve Ay yarıldı. Onlar bir ayet görürlerse yüz çevirirler ve ‘Bu, sürüp gitmekte olan bir büyüdür.’ derler.” (Kamer 1-2) ayetleri hakkında şöyle demiştir: Bu geçmişte olmuştur. Hicretten önce idi. Ay yarıldı ve onlar iki parça hâlinde gördüler.
Abdullah İbni Ömer şöyle demiştir: Bu, Allah’ın Resulü (a.s.m.) zamanında oldu. Ay iki parçaya yarıldı. Bir parça dağın önünde, bir parça da arkasındaydı. Hazreti Peygamber (a.s.m.): “Allah’ım şahit ol.” dedi.
Müslim ve Tirmizî de hadisi bu şekliyle muhtelif kanallardan olmak üzere Şu’be’den, o A’meş’den, o da İmam Mücahid’den rivayet etmiştir. İmam Müslim, İmam Mücahid’in rivayetini Ebû Ma’mer kanalıyla İbni Mesud’a kadar ulaştırır.
Abdullah İbni Mesud şöyle demiştir: Resulullah (a.s.m.)’ın zamanında Ay ikiye yarıldı ve onlar Ay’a baktılar. Allah’ın Resulü (a.s.m.): “Şahit olunuz.” buyurdu.
Buhârî ve Müslim de hadisi bu şekliyle Süfyan İbni Uyeyne kanalıyla rivayet etmişlerdir. Yine Buhârî ve Müslim hadisi A’meş kanalıyla… İbni Mesud’dan rivayetle tahric ederler.
Abdullah İbni Mesud Hazretleri başka bir rivayette şöyle demiştir: Resulullah (a.s.m.)’ın zamanında Ay yarıldı. Kureyşliler: “Bu, İbni Ebû Kebşe’nin büyüsüdür. Dışarıdan seferden gelenlerin getireceği haberi bekleyin. Şüphesiz Muhammed bütün insanları büyüleyebilecek değildir.” dediler. Seferden gelenler bu durumu aynen haber verdiler.
İmam Beyhakî der ki: Bize Hafız Ebû Abdullah’ın… Abdullah İbni Mesud’dan rivayetle haber verdiğine göre, o şöyle demiştir: Ay Mekke’de yarıldı ve iki parça oldu. Mekkeli Kureyş kâfirleri: “Bu, İbni Ebû Kebşe’nin sizi büyülemiş olduğu bir büyüdür. Seferden gelecekleri bekleyin; şayet sizin gördüğünüzü onlar da görmüşse doğru söylemiştir. Eğer sizin gördüğünüz gibi görmemişlerse hiç şüphesiz bu onun bizi büyüleyeceği bir büyüdür.” dediler. Dışarıdan seferden gelenlere soruldu da muhtelif yönlerden gelenler “Onu gördük.” dediler.
İbni Cerir de bu hadisi Mugire kanalıyla rivayet etmiştir. Onda şu fazlalık vardır: “Ve bunun üzerine Allah Teâlâ: ‘Kıyamet yaklaştı ve Ay yarıldı.’ ayetini inzal buyurdu.”
Yine İbni Mesud Hazretleri şöyle der: Resulullah (a.s.m.)’ın zamanında Ay yarıldı ve ben dağı ayın iki parçası arasındaki açıklıktan gördüm.
Ay’ın ikiye yarılması mucizesi ile ilgili daha birçok rivayet vardır. Tamamını yazmaya gerek duymuyor ve tamamını incelemek isteyenleri ilgili ayet-i kerimenin tefsirine ve hadis kitaplarının ilgili bölümlerine havale ediyoruz.
Burada şöyle bir soru akla gelebilir:
— Ayetin başında “Kıyamet yaklaştı.” buyrulmuş. Hâlbuki 1.400 sene geçmesine rağmen kıyamet hâlâ kopmamıştır. Bu da Ay’ın kıyamete yakın bir zamanda yarılacağına işaret eder.
Buna cevaben şöyle deriz: Kıyamet insanın değil, kâinatın ölümüdür. Bu sebeple de meseleye kâinatın ömrü açısından bakmak gerekir.
Mesela insan yaklaşık 70-80 sene yaşarken bazı kelebek türleri sadece birkaç gün yaşamaktadır. Şimdi, böyle bir kelebeğe, “İnsanın eceli yaklaştı.” dediğimizde, bu kelebek bu sözü kendi ömrüne kıyas ederek insanın 1-2 saati kaldığını anlar. Zira 1-2 günlük ömürde 1-2 saat ömrün sonudur. Hâlbuki biz, “İnsanın eceli yaklaştı.” dediğimizde ömründen geriye 3-5 sene gibi bir zaman kaldığını kastetmiş oluruz. Ya da en azından 5-6 ayı vardır gibi bir manayı anlarız.
Ya da gelin bu kıyası insanlar arasında yapalım: Hazreti Nuh (a.s.) 1.050 sene yaşamıştır. Bu, ayet-i kerimeyle sabittir. Şimdi şöyle desek: Hazreti Nuh (a.s.) ömrünün sonlarında…
— Bu ifadeyle kaç seneyi kastetmiş oluruz?
Ömrü 1.050 sene olduğuna göre 50-60 yılı kastetmiş oluruz ki bu bizim ömrümüzün tamamından ibarettir.
Dolayısıyla ayet-i kerimedeki “Kıyamet yaklaştı.” ifadesini kâinatın ömrüne kıyasla anlamak gerekir. Milyonlarca yıl önce yaratılmış âlem için 2000-3000 sene, kâinatın ömrünün son dakikaları değil, belki son saniyeleridir. Bu manayı kuvvetlendiren ayet-i kerimeler ve hadis-i şerifler de mevcuttur. Dilerseniz bunlardan bir kısmına bakalım:
Nahl suresi birinci ayet-i kerimede şöyle buyrulur:
أَتَى أَمْرُ اللَّهِ فَلاَ تَسْتَعْجِلُوهُ
“Allah’ın emri geldi. Artık onu acele istemeyin.” (Nahl 1)
Ayette geçen “Allah’ın emri” ifadesiyle kıyamet kastedilmiştir. Allahu Teâlâ kıyametin yaklaştığını geçmiş zaman sigasıyla haber vermiştir.
Yine Enbiya suresi birinci ayet-i kerimede şöyle buyrulur:
اقْتَرَبَ لِلنَّاسِ حِسَابُهُمْ وَهُمْ فِي غَفْلَةٍ مَعْرِضُونَ
“İnsanların hesaba çekilme vakti yaklaştı. Fakat onlar hâlâ gaflet içinde yüz çeviriyorlar.” (Enbiya 1)
Bu ayet-i kerimede de kıyametin yaklaştığı beyan buyrulmaktadır.
Enes İbni Malik’ten rivayet edilen bir hadis-i şerifte, Peygamberimiz (a.s.m.) bir gün sahabesine, güneşin batmaya yaklaştığı ve küçücük bir kısmının kaldığı sırada hitap etmiş ve şöyle buyurmuştur: “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki dünyanın geçen kısmına nispetle kalanı, ancak sizin şu gününüzden geçen kısmına nispetle kalanı gibidir.” Enes b. Malik der ki: Biz güneşin ancak çok küçük bir kısmını görüyorduk.
İbni Ömer’den rivayet edilen bir hadis-i şerif de şöyledir: İkindiden sonra güneş Kuaykıyan Dağları üzerindeyken biz Hazreti Peygamber (a.s.m.)’ın yanında oturuyorduk. Şöyle buyurdu: “Geçenlerin ömürlerine göre sizin ömürleriniz, şu günün geçen kısmına nispetle kalanı gibidir.”
Sehl İbn Sa’d’dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet şöyle iken ben peygamber olarak gönderildim.” Bunu söylerken Allah’ın Resulü (a.s.m.) işaret ve orta parmaklarını göstermiştir.
Naklettiğimiz ayet-i kerimler ve hadis-i şerifler kıyametin yaklaştığını haber vermektedir. Zira ifade ettiğimiz gibi, 2000-3000 sene kâinatın ömrüne kıyasla saniyeler gibidir. Dolayısıyla “Kıyamet yaklaştı ve Ay yarıldı.” ayetini de bu şekilde anlamalıyız.
Bu tahlillerden sonra şimdi, “Kur’an’da Peygamberin mucizesi yoktur.” diyenlere şu soruları sormak istiyoruz:
1. Ay’ın yarılması hususunda bütün sahabeler ittifak etmiş ve onların bir kısmı “Biz gördük.” demişlerdir. Acaba “Kur’an’da Peygamberin mucizesi yoktur.” diyerek bütün o cemaat-i uzmaya iftira attığınızın farkında mısınız? Resulullah (a.s.m.)’ın sahabesine iftira atmak sizi hiç korkutmuyor mu?
2. Bütün müfessirler “Ay Yarıldı.” ayetinin tefsirinde ittifakla Ay’ın yarıldığını haber veriyorken, sizler hangi ilminiz ve kuvvetinizle onların sözlerini hükümden düşürüyorsunuz?
3. Bütün muhaddisler farklı senet ve rivayetlerle Ay’ın yarılması hakkındaki hadis-i şerifleri naklederken ve bu hadislerin sahih olduğunda ittifak ederken, sizler hangi ilminizle onlara meydan okuyorsunuz?
4. Kelam ilminin bütün allameleri yine Ay’ın ikiye yarılması mucizesinde ittifak etmiş iken, onların ittifakını hangi bilginizle hükümden düşürüyorsunuz?
5. Bütün ümmet-i Muhammed Ay’ın ikiye yarılması mucizesini bilirken ve bunu kabul ederken, ümmet-i Muhammed’in bu telakkisini hangi ilminizle yok etmeye ve yıkmaya çalışıyorsunuz?
Evet, Ay yarılmıştır ve bu Hazreti Peygamber (a.s.m.)’ın bir mucizesidir. “Kur’an’da Peygamberin mucizesi yoktur.” diyenlere, Kamer suresinin birinci ayet-i kerimesini gösteriyor ve onları tövbe etmeye ve bu batıl fikirden dönmeye davet ediyoruz.
Kardeşlerim, Ay’ın yarılması hususunda ehl-i bid’a ve ehl-i küfür birçok şüphe ortaya atmıştır. Üstad Bediüzzaman Hazretleri On Dokuzuncu Mektup isimli eserinde bu mucizenin vukuunu iki kere iki dört eder katiyetinde ispat etmiştir. Bu mucizenin vukuunda şüphesi olanlar, On Dokuzuncu Mektup’tan “Şakk-ı Kamer Mucizesine Dairdir” kısmını okuyabilirler.
Yine bizler bu şüpheleri temizlemek amacıyla -Üstad Hazretlerinin eserinden iktibasla- bir video eser hazırladık. Bu videoya feyyaz.tv sitemizden ulaşabilirsiniz.
Yazar: Sinan Yılmaz