1. Mucize verilmesinin sebebi ve mucizeye olan ihtiyaç
Bir kısım sözde âlimler Peygamberimiz (a.s.m.)’ın hiçbir mucizesi olmadığını iddia etmekte ve buna Kur’an’dan deliller getirmeye çalışmaktadır.
Bu sözleri kâfirler değil, bizim bazı sözde ilahiyatçılarımız söylemektedir. Bizler haricî saldırılara karşı ümmet-i Muhammed’in imanını korumayı kendimize vazife yapmışken ve bütün gayretimizi burada kullanmak isterken, böyle dâhilî saldırılara karşı eser yazmaya mecbur kalmamız ve buna zaman ayırmak zorunda olmamız bizleri üzmektedir.
Ayrıca şuna da anlayamıyoruz:
— Bir ilahiyatçı kendi peygamberinin mucizelerini niçin inkâr eder?
— “Kur’an’da Peygamberin hiçbir mucizesi yoktur.” diyerek Kur’an’a niçin iftira eder?
Bu iftira bir gayrimüslimden gelse bunu anlamak kolaydır. Ama bu iftira Müslüman olduğunu söyleyen bir ilahiyatçıdan gelince bunu anlamakta güçlük çekiyoruz.
Bizler bu eserde -Allah’ın yardımı ve inayetiyle- Peygamber Efendimiz (a.s.m)’ın mucizelerini kati bir surette ispat edeceğiz.
İşin ispat kısmına girmeden önce sizleri şu hususta uyarmak istiyoruz:
“Peygamberin hiçbir mucizesi yoktur.” diyen kişilerden sakının ve onlardan şeytandan kaçar gibi kaçın! Çünkü onlar Ehl-i sünnet itikadını bozmaya çalışmakta ve kendi batıl fikirlerini din diye anlatmaktadırlar.
“Mucize Haktır” isimli bu eserimiz, bu kişilerin iddialarına tam bir cevap olacaktır. Eserin tamamını okuduğunuzda bu kişilerin Kur’an’dan ne kadar uzak olduğunu çok daha iyi anlayacaksınız. Bu eser, “Peygamberimizin mucizesi yoktur.” sözüyle yaralanan gönüllere bir merhem olarak hazırlanmıştır. Ve Allah’ın izniyle onlara tam bir şifa olacaktır.
Peygamberimizin mucizesi olmadığını iddia edenler hadisleri inkâr ettiği ve “Kur’an’da mucize yoktur.” dedikleri için bu eserde sadece Kur’an’ı kaynak yapacağız. Zaten Kur’an her derde kâfi ve her hastalığa şâfidir. Meselemizi dört başlıkta inceleyeceğiz:
1. Mucize verilmesinin sebebi ve mucizeye olan ihtiyaç.
2. Mucize vermek hususunda Allahu Teâlâ’nın âdeti ve diğer peygamberlere olan muamelesi.
3. Kur’an’da Peygamberimizin mucizelerinin olup olmadığı meselesi.
4. Mucizeyi inkâr eden ehl-i bid’anın sözlerine cevap.
Bu eserin yaralanmış gönüllere şifa olması dileğiyle eserimize başlıyoruz. İnayet ve tevfik Allah’tandır.
MUCİZE VERİLMESİNİN SEBEBİ VE MUCİZEYE OLAN İHTİYAÇ
Peygamberlere mucize verilmesinin birçok sebebi ve hikmeti vardır. Bu sebeplerden birincisi, peygamberin o mucizeyle insanlara karşı peygamberliğini ispat etmesidir. Bu sebebi, Araf suresinin şu ayetleriyle tahlil edelim:
وَقَالَ مُوسَى يَا فِرْعَوْنُ إِنِّي رَسُولٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ
“Musa dedi ki: Ey Firavun! Ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim.” (Araf 104)
Hazreti Musa (a.s.) böyle dedi.
— Peki, Firavun’un cevabı ne oldu?
Cevabı şu oldu:
قَالَ اِنْ كُنْتَ جِئْتَ بِآيَةٍ فَأْتِ بِهَا إِنْ كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ
“Firavun dedi ki: Eğer sen doğruyu söyleyenlerden isen ve bir mucize getirdiysen haydi onu getir.” (Araf 106)
Gördüğünüz gibi, Hazreti Musa (a.s.) peygamber olduğunu söylemekte, buna karşı Firavun Hazreti Musa’dan mucize istemektedir. Allahu Teâlâ da asasının yılan olması ve yed-i beyza gibi mucizeleri Hazreti Musa’ya vermiştir.
İşte peygamberlere mucize verilmesinin birinci sebebi budur: Gönderildiği kavme ve o kavmin ileri gelenlerine Allah’ın peygamberi olduğunu ispat etmek.
Şimdi de Şuara suresinin şu ayet-i kerimelerine bakalım:
Hazreti Salih (a.s.) kavmine şöyle der:
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ وَلاَ تُطِيعُوا أَمْرَ الْمُسْرِفِينَ
“Allah’tan korkun ve bana itaat edin. İsraf edenlerin emrine uymayın.” (Şura 150-151)
Hazreti Salih (a.s.) bu sözleriyle kavmini hidayete davet eder.
— Peki, kavmi ne cevap verir?
Kavmi şöyle der:
مَا أَنْتَ إِلاَّ بَشَرٌ مِثْلُنَا فَأْتِ بِآيَةٍ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ
“Sen ancak bizim gibi bir beşersin. Eğer doğruyu söyleyenlerden isen haydi bir mucize getir.” (Şura 154)
Ayet-i kerimenin açık beyanıyla, Hazreti Salih’in kavmi Hazreti Salih’ten mucize istemiştir. Buna karşı Allahu Teâlâ Hazreti Salih’e dişi bir deveyi mucize olarak vermiştir.
İşte mucizeye olan ihtiyaç buradan kaynaklanmaktadır. Her ümmet, peygamberinden muhakkak mucize göstermesini istemiş; onların bu isteklerine karşı da Allahu Teâlâ peygamberlerine mucizeler vermiştir. Mucizeler, Allahu Teâlâ’nın, peygamberinin sözünü tasdik etmesi ve “Bu benim peygamberimdir. İşte bakın, onun için âdetimi değiştiriyorum. Öyleyse ona iman edin.” demesidir.
Şimdi de Maide suresinin şu ayet-i kerimelerine bakalım:
إِذْ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ يَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ هَلْ يَسْتَطِيعُ رَبُّكَ أَن يُنَزِّلَ عَلَيْنَا مَآئِدَةً مِنَ السَّمَاء
“Bir vakit Havariler dediler ki: Ey Meryem oğlu İsa! Rabbinin bize gökten bir sofra indirmeye gücü yeter mi?” (Maide 112)
قَالُوا نُرِيدُ أَنْ نَأْكُلَ مِنْهَا وَتَطْمَئِنَّ قُلُوبُنَا وَنَعْلَمَ أَنْ قَدْ صَدَقْتَنَا وَنَكُونَ عَلَيْهَا مِنَ الشَّاهِدِينَ
“Dediler ki: Biz ondan yemek ve kalplerimizin mutmain olmasını istiyoruz. Ve senin bize doğru söylediğini bilmek istiyoruz.” (Maide 113)
Bu ayet-i kerimelerde de aynı şeyden bahsedilmektedir. Hazreti İsa’nın Havarileri, Hazreti İsa’dan mucize olarak gökten bir sofra indirmesini istemektedir. Bunun sebebi de kalplerinin mutmain olması ve Hazreti İsa’nın peygamber olduğunu yakinen bilmek istemeleridir.
Hazreti Musa’nın kavmi, Hazreti Salih’in kavmi ve Hazreti İsa’nın Havarileri gibi, diğer bütün peygamberlerin kavimleri de kendi peygamberlerinden mucizeler istemişler ve iman etmeye mucize getirmelerini şart koşmuşlar. İşte mucizeye olan ihtiyaç buradan gelmektedir!
— Öyle ya, kişi her “Peygamberim.” diyene iman mı edecek?
— Ondan bir nişan ya da mucize istemeyecek mi?
— Siz o asırlarda yaşasaydınız, “Ben Allah’ın peygamberiyim.” diyen birisine mucize göstermeden iman eder miydiniz?
Elbette iman etmez ve ondan mucize göstermesini isterdiniz.
Sözün özü: Peygamberlere mucize verilmesinin birinci sebebi, ümmetlerinin peygamberlerinden mucize istemesi ve iman etmelerine mucizeyi şart koşmalarıdır.
Peygamberlere mucize verilmesinin bir başka sebebi de insanların mahşer günü Allah’ın aleyhinde delil getirmemeleri içindir. Şöyle ki:
Mahşer günü Cenab-ı Hak insanlara, “Niçin bana iman etmediniz?” dediğinde, insanların “Ya Rabbi, sen bize peygamberlerini ve elçilerini göndermedin. Eğer elçilerini gönderip bize kendini bildirseydin biz sana iman ederdik.” dememeleri için Cenab-ı Hak insanlara peygamberler göndermiştir.
Bu mana Kur’an’ın birçok ayetinde geçmektedir. Mesela Nisa suresi 165. ayette şöyle buyrulur:
رُسُلاً مُبَشِّرِينَ وَمُنْذِرِينَ لِئَلاَّ يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَى اللَّهِ حُجَّةٌ بَعْدَ الرُّسُلِ
“Peygamberleri müjdeciler ve uyarıcılar olarak gönderdik. Peygamberlerden sonra insanların Allah’a karşı bir bahaneleri olmasın diye…”
Yine Maide suresi 19. ayette şöyle buyrulur:
يَا أَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ عَلَى فَتْرَةٍ مِنَ الرُّسُلِ أَن تَقُولُوا مَا جَاءنَا مِن بَشِيرٍ وَلاَ نَذِيرٍ فَقَدْ جَاءكُمْ بَشِيرٌ وَنَذِيرٌ
“Ey kitap ehli! Peygamberlerin arasının kesildiği bir sırada size Resulümüz geldi. (Gerçekleri) size açıklıyor ki (yarın mahşer günü) ‘Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi.’ demeyesiniz. Şüphesiz size bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir.”
Bu manayı ifade eden daha birçok ayet-i kerime var. Demek peygamberlerin gönderilmesinin bir sebebi de insanların hesap günü, “Bize peygamber gelmedi. Eğer peygamber gelseydi iman ederdik.” mazeretini öne sürmemeleri içindir.
Bu tahlilden sonra şimdi, mucizelerin verilmesinin bu ikinci sebebi sadedinde şunu soruyoruz:
— Eğer peygamberlere mucizeler verilmeseydi, ahirette mazeret ileri sürülmemesi için peygamberlerin gönderilmesinin bir hikmeti kalır mıydı?
Yani bir kimse şöyle dese:
— Ya Rabbi, eğer sen peygamber gönderseydin ben seni tanır ve sana iman ederdim.
Allahu Teâlâ da buna cevaben şöyle dese:
— Ben sana peygamber gönderdim ve kendimi sana tanıttım.
Sonra o kişi şöyle dese:
— Ya Rabbi, ben ona inanmak istedim hatta ondan mucize getirmesini istedim. Ama o mucize getiremeyince ben de doğru mu söylüyor yoksa yalan mı söylüyor diye karar veremedim ve şu kısa aklımla dedim ki: “Eğer bu peygamber olsaydı Allah ona mucizeler verirdi. Mucize getiremediğine göre bu peygamber değildir…” Ya Rabbi, mucizesi olmadan doğru mu yalan mı söylediğini nasıl anlayabilirdim?
İşte insanın bu mazeretinin kalmaması için peygamberlere mucizeler verilmiş olmalıdır ve verilmiştir. Yoksa peygamberlerin gönderilmesinin ikinci hikmeti kaybolur ve hesap günü insanlar Allah’ın aleyhinde delil getirirler.
Nasıl ki Allahu Teâlâ, aleyhinde insanlar delil getirmesin yani “Biz bilmiyorduk. Peygamber gelseydi iman ederdik.” demesinler diye peygamberler göndermiştir. Aynen bunun gibi, “Ya Rabbi, peygamber olduğunu nasıl bilebilirdik? Mucizesi yoktu ki…” demesinler diye de peygamberlere mucizeler vermiştir.
Şimdi bu başlığı neticeye bağlayalım:
Mucize verilmesinin sebebini ve mucizeye olan ihtiyacı iki maddeyle izah ettik:
1. İnsanların iman etmek için mucize istemeleri ve “Eğer Allah’ın peygamberiysen mucize getir.” demeleri.
2. Hesap günü insanların Allahu Teâlâ’ya mazeret sunmaması için peygamberlere mucize verilmesinin gereği.
Şimdi bu iki sebebi Peygamberimiz (a.s.m.) hakkında düşünelim ve “Peygamberimiz mucize getirmemiştir” diyenlere şu soruları soralım:
1. Peygamberimiz (a.s.m.) insanlara, “Ben Allah’ın peygamberiyim, bana iman edin.” dediğinde insanlar ondan mucize istemediler mi? Kur’an’ın ayetleriyle gördük ki bütün ümmetler peygamberlerinden mucize istemişler. Bütün ümmetler peygamberlerinden mucize isterken, o asrın insanına ne oldu da Peygamberimizden mucize istemedi?
2. Peki, mucize olmaksızın, Peygamberimizin doğru mu -haşa- yalan mı söylediğine ne ile hükmettiler?
3. Cenab-ı Hak diğer peygamberlere mucizeler verip onları kavimlerine karşı kuvvetlendirirken ve mucizelerle onları tasdik ederken, niçin Peygamberimize mucize vermeyerek onu yalnız bıraktı ve onu mucizenin lisan-ı hâliyle tasdik etmedi?
4. Yarın hesap günü Ebû Cehiller, Ebû Lehebler ve diğer kâfirler, “Ya Rabbi! Evet, Muhammed kulun peygamber olduğunu söyledi ama bize mucize getirmedi. Sen her peygamberine mucizeler verip onların peygamberliği tasdik etmiştin. Biz zannettik ki eğer Muhammed kulun peygamber olsaydı ona da mucize verirdin. Ya Rabbi mucizen olmadan onun doğru mu yalan mı söylediğine ne ile hükmedelim?” dediklerinde Allahu Teâlâ onlara ne cevap verecek?
5. Cenab-ı Hak diğer peygamberlerin ümmetlerine acıyor, merhamet ediyor ve onlara imanı kolaylaştırmak için peygamberlerine mucizeler veriyor da niçin Peygamberimizin asrına aynı muameleyi yapmıyor? Niçin onlara imanı kolaylaştıracak olan mucizeleri Peygamberimize vermiyor?
6. Kur’an’ın ayetlerinden anlıyoruz ki peygamberlere mucize vermek ve bu mucizelerle onların peygamberliğini tasdik etmek Allah’ın bir âdetidir ve her peygambere mutlaka mucizeler verilmiştir. Acaba Allahu Teâlâ diğer peygamberlere verdiğini bizim peygamberimize niçin vermemiş? Peygamberimiz (a.s.m.) -haşa- onlardan daha mı aşağıda? Allah’ın âdetini değiştirmesinin sebebi ve hikmeti nedir?
7. Bir kavmin, mucize göstermeksizin sadece “Ben Allah’ın peygamberiyim.” diyen birisine iman etmesi mümkün müdür? Eğer mümkün değilse -ki değildir- Peygamber Efendimize mucize verilmemesi, o asrın insanından mümkün olmayan bir şeyin istenmesi anlamına gelmez mi? Bu da Allah’ın rahmeti ve adaletiyle nasıl barışır?
8. Mucize göstermeyen bir beşerin Allah’ın peygamberi olup olmadığını neyle anlayacağız?
Daha bunlar gibi çok soru sorabiliriz. Lakin sözü daha fazla uzatmaya gerek duymuyoruz. Zaten şu anda sadece mukaddime yapıyoruz. “Hazreti Peygamber mucize getirmemiş ve Kur’an’da mucizesi zikredilmemiştir.” diyenlere asıl cevabımızı üçüncü başlıkta vereceğiz.
Bu başlıkta, aklın ve mantığın mucizeyi kabul ettiğini hatta bir zorunluluk olarak gördüğünü ispat ettik. Bir sonraki başlıkta, “Peygamberlere mucize vermek Allahu Teâlâ için caiz midir ve Allah’ın bir âdeti midir?” bahsini işleyeceğiz.
Yazar: Sinan Yılmaz