8. Her bir inek, deve, koyun, keçi gibi mübarek hayvanlar Bismillah der. Rahmet feyzinden birer süt çeşmesi olur…
Bütün mevcudatın lisan-ı hâl ile Bismillah demesi bahsine devam ediyoruz. Önceki derslerimizde bu hakikatin üç misalini mütalaa etmiştik. Bu dersimizde dördüncü ve beşinci misalleri mütalaa edeceğiz. Üstadımız dördüncü misali şöyle beyan ediyor:
Her bir inek, deve, koyun, keçi gibi mübarek hayvanlar Bismillah der. Rahmet feyzinden birer süt çeşmesi olur. Bizlere Rezzak namına en latif, en nazif, âb-ı hayat gibi bir gıdayı takdim ediyorlar. (1. Söz)
(Rezzak: Rızkı çokça veren (Allah) / Nazif: Temiz)
Evet, inek, deve, koyun ve keçi gibi hayvanlar Bismillah der. Bu Bismillah ile bir süt çeşmesi olurlar. Kan ve fışkı arasından tertemiz bir sütü çıkarıp Allah namına bize takdim ederler.
Daha önceki derslerde de ifade ettiğimiz gibi, Bismillah demek, o işi yapmaktan âciz olmanın ve fail-i hakikinin Allah olmasının temsilî bir ifadesidir. Yani bu hayvanlar aczlerinin lisan-ı hâliyle şöyle derler:
— Bizler yeşil bir ot yiyor ve bembeyaz bir süt çıkarıyoruz. Yeşil bir otu süte çevirip, kan ve fışkı arasından tertemiz bir süt çıkarmak bizim fiilimiz olamaz. Çünkü bu işi yapabilmek için ilim, irade, kudret ve hikmet gibi birçok sıfata sahip olmak lazımdır ki bunların hiçbiri bizde bulunmaz. Zaten adımız hayvandır. Hayvan olanda bunlar olur mu? Madem olmaz o hâlde bu sütü yapan biz değiliz. Bu sütü yapan, bu sıfatlarla muttasıf olan Allah’tır. Bizler Allah’ın birer memuru ve kudretinin perdeleriyiz. Biz de O’nunuz, süt de O’nun ve her şey de O’nun…
İşte bu mana onların Bismillah demesiyle temsil edilmiş. Bismillah demek, “Bu işi ben yapmıyorum. Ben ancak Allah’ın vazifedar bir memuruyum. Zerre miskal icatta tesirim yoktur.”demektir.
Bu hakikati Kur’an da şu ayet-i kerimesiyle beyan etmiştir:
وَإِنَّ لَكُمْ فِي الأَنْعَامِ لَعِبْرَةً Şüphesiz en’amda -yani inek, deve, koyun ve keçi gibi hayvanlarda- sizler için bir ibret vardır. نُسْقِيكُم مِمَّا فِي بُطُونِهِ مِنْ بَيْنِ فَرْثٍ وَدَمٍ Onların karnından, kan ve fışkı arasından size içiririz. -Ne içiririz?- لَبَنًا خَالِصًا سَائِغًا لِلشَّارِبِينَ İçenlerin boğazından kolayca geçen halis bir sütü. (Nahl 66)
Kur’an bu ayet-i kerimesiyle diyor ki: Her bir inek, deve, koyun ve keçi Bismillah der. Kan ve fışkı arasından tertemiz bir sütü çıkarır. Âdeta rahmet feyzinden bir süt çeşmesi olur. Sizlere Allah namına âb-ı hayat gibi bir gıdayı takdim eder.
Üstadımız aynı hakikatin beşinci misalini şöyle veriyor:
Her bir nebat ve ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları Bismillah der. Sert olan taş ve toprağı deler, geçer. Allah namına, Rahman namına der; her şey ona musahhar olur. (1. Söz)
(Musahhar olmak: Boyun eğmek)
Bir karatecinin üst üste dizilmiş mermerleri bir vuruşta kırdığını gördüğümüzde karateciyi ne çok överiz… Hâlbuki basit bir bitki bundan çok daha fazlasını Bismillah diyerek yapmaktadır. Lakin ülfet bırakmaz ki bu acip icraatı görüp o bitkinin Bismillah sözünü işitelim.
Taş ve kayaların üzerindeki ağaç ve bitkileri görmüşsünüzdür. İpek gibi yumuşacık damarları nasıl da taşı ve kayayı delmiş ve geçmiştir. Hatta bir kısmı taşı paramparça etmiştir. O ipek gibi yumuşak damarların bu taş ve kayayı kendi kuvvetiyle delmesi mümkün değildir. Zira böyle bir kuvvet o damarda yoktur.
O hâlde sorumuz şu:
— Böyle yumuşak damarlar bir kayayı nasıl delip geçiyor?
El-cevap: Bismillah diyerek delip geçiyor. Yani Allah namına hareket ettiği için o taş ona musahhar oluyor. İşte Bismillah’taki kuvvet!
Bu hakikatten kıssadan hissemiz de şu ola:
İpek gibi yumuşacık kök ve damarlar taş gibi sert bir cismi deliyor ve parçalıyor. Çünkü Bismillah diyor; Allah namına hareket ettiği için taş ona musahhar oluyor.
O hâlde biz de can-ı gönülden Bismillah desek, Allah namına hareket edip O’nun hesabına işlesek; taş gibi gönüller bize musahhar olur. En zor işler bize kolaylaşır. Kâinat bize boyun eğer.
Ey nefsim! Bakmaz mısın, Bismillah’ın hakikatine ulaşan ehlullah aslana binmiş, aslanı kendisine at yapmış! Bir kısmı denizde yürümüş de batmamış! Bir kısmına cihanı titreten padişahlar musahhar olmuş…
—Onlar bu işleri kendi kuvvetleriyle mi yapmışlar?
Hayır, Bismillah’ın kuvvetiyle -yani Allah namına hareket edip O’na dayanmakla- yapmışlar. İşte bu kuvvettir Hz. Musa’ya denizi yardıran; bu kuvvettir Hz. Meryem’e gökten sofra indiren; bu kuvvettir Hz. İbrahim’e ateşi serin ve selametli kılan; bu kuvvettir Hz. Muhammed (a.s.m.)’a Güneş’i ve Ay’ı teshir eden. Ve hakeza…
Mevcudatın Bismillah demesinin manasını önceki iki dersimizde uzunca izah ettiğimizden burada kısa bir izahla yetindik. Bu dersten ödevimiz şu olsun:
İnternette arama yapıp, sağılan inek ve koyunların videolarını bulalım. Sütün kan ve fışkı arasından nasıl bembeyaz çıktığını hakka’l-yakin görelim. O hayvanın Bismillah dediğini iman ile işitip biz de onunla birlikte Bismillah diyelim.
Sonra kök ve damarların parçaladığı taş ve kayaların resimlerine bakalım. O ipek gibi yumuşak damarların Bismillah diyerek neye kadir olduklarını gözümüzle görüp Bismillah sözlerini işitelim. Biz dahi Bismillah’ımız ile onlara iştirak edelim.
Unutmayın, mesele çok okumak değil; manayı akla, kalbe, ruha ve latifelere işletmektir. Bunun da en kısa yolu tefekkürdür. Bir günümüzü sadece bu iki misalin tefekkürüyle geçirsek elhak layıktır hatta azdır.
Üstadımız mevcudatın Bismillah demesiyle ilgili toplamda sekiz misal veriyor. Biz beşini mütalaa etmiş olduk. Altıncı misali sonraki derse havale edip dersimizi burada tamamlayalım.
Bu dersimizde şu bölümü mütalaa ettik:
Her bir inek, deve, koyun, keçi gibi mübarek hayvanlar Bismillah der. Rahmet feyzinden birer süt çeşmesi olur. Bizlere Rezzak namına en latif, en nazif, âb-ı hayat gibi bir gıdayı takdim ediyorlar.
Her bir nebat ve ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları Bismillah der. Sert olan taş ve toprağı deler, geçer. Allah namına, Rahman namına der; her şey ona musahhar olur. (1. Söz)
Yazar: Sinan Yılmaz