2. Temsilî hikâyeciğin izahı ve hakikat karşılıkları
İkinci Söz’ün mütalaasına devam ediyoruz. Önceki dersimizde temsilî hikâyeciği kıyaslamalı tablo üzerinde tahlil etmiş ve ezberlemenizi tavsiye etmiştik. Bu dersimizde temsilin hakikatini öğreneceğiz. İlk önce metni okuyalım:
Ey nefsim! Bil ki evvelki adam kâfirdir veya fâsık-ı gafildir. Şu dünya, onun nazarında bir matemhane-i umumiyedir. Bütün zîhayat, firak ve zeval sillesiyle ağlayan yetimlerdir. Hayvan ve insan ise ecel pençesiyle parçalanan kimsesiz başıbozuklardır. Dağlar ve denizler gibi büyük mevcudat, ruhsuz, müthiş cenazeler hükmündedirler. Daha bunun gibi çok elîm, ezici, dehşetli evham, küfründen ve dalaletinden neş’et edip, onu manen tazip eder.
(Fâsık-ı gafil: Gafil olan günahkâr / Matemhane-i umumiye: Umumi yas evi / Zîhayat: Hayat sahibi / Firak: Ayrılık / Zeval: Yok olma / Evham: Vehimler / Neş’et edip: Meydana gelip / Tazip eder: Azap eder)
Diğer adam ise mümindir; Cenab-ı Hâlık’ı tanır, tasdik eder. Onun nazarında şu dünya, bir zikirhane-i Rahman, bir talimgâh-ı beşer ve hayvan ve bir meydan-ı imtihan-ı ins ü cândır.
(Hâlık: Yaratıcı / Zikirhane-i Rahman: Rahman olan Allah’ın zikirhanesi / Talimgâh-ı beşer ve hayvan: İnsanların ve hayvanların talim yeri / Meydan-ı imtihan-ı ins ü cân: Cinlerin ve insanların imtihan yeri)
Bütün vefiyat-ı hayvaniye ve insaniye ise terhisattır. Vazife-i hayatını bitirenler, bu dâr-ı fâniden, manen mesrurane, dağdağasız diğer bir âleme giderler. Ta yeni vazifedarlara yer açılsın, gelip çalışsınlar. Bütün tevellüdat-ı hayvaniye ve insaniye ise ahz-ı askere, silahaltına, vazife başına gelmektir.
(Vefiyat-ı hayvaniye ve insaniye: İnsanların ve hayvanların vefatları / Dâr-i fâni: Fâni diyar / Mesrurane: Sevinçli bir şekilde / Dağdağasız: Sıkıntısız / Tevellüdat-ı hayvaniye ve insaniye: İnsanların ve hayvanların doğumları / Ahz-ı asker: Askere alma)
Bütün zîhayat, birer muvazzaf mesrur asker, birer müstakim memnun memurlardır. Bütün sedalar ise ya vazife başlamasındaki zikir ve tesbih ve paydostan gelen şükür ve tefrih veya işlemek neşesinden neş’et eden nağamattır.
(Muvazzaf: Vazifeli / Mesrur: Sevinçli / Müstakim: İstikametli / Seda: Ses / Tefrih: Sevindirme / Nağamat: Nağmeler)
Bütün mevcudat, o mü’minin nazarında, Seyyid-i Kerîm’inin ve Mâlik-i Rahîm’inin birer munis hizmetkârı, birer dost memuru, birer şirin kitabıdır. Daha bunun gibi pek çok latîf, ulvi ve leziz, tatlı hakikatler, imanından tecelli eder, tezahür eder.
(Seyyid-i Kerîm’inin: Cömert efendisinin (Allah) / Mâlik-i Rahîm’inin: Merhamet sahibi mâlikinin (Allah) / Munis: Cana yakın, sevimli)
Demek, iman, bir manevi tûba-i cennet çekirdeğini taşıyor. Küfür ise manevi bir zakkum-u cehennem tohumunu saklıyor. Demek, selâmet ve emniyet, yalnız İslamiyet’te ve imandadır.
(Tûba-i cennet: Cennetteki tûba ağacı)
Öyle ise biz daima اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلٰى دينِ الْاِسْلَامِ وَ كَمَالِ الْايمَانِ demeliyiz. (2. Söz)
(Mana: Din-i İslam ve kemal-i iman sebebiyle Allah’a hamdolsun.)
Metindeki cümlelerin izahına geçmeden önce metni iyice hazmetmeli ve ezberden özetini yapabilmeliyiz. Unutmayın, hakikatlerin ruhta ve kalpte tesiri, akılda kalma şartına bağlıdır. Akılda kalmayan hakikatler ruha ve kalbe nüfuz edemez; etse de tesiri az olur. Bu sebeple, mezkûr metni iyice hazmetmeli ve ezberden anlatabilmelisiniz. Bunun için yine bir tablo oluşturduk. Tabloyu kullanarak konuyu ezberden anlatacak seviyede pekiştirin.
TEMSİLÎ HİKÂYENİN MANALARININ MUKAYESELİ TABLOSU |
|
KÂFİR VE FASIĞIN NAZARINDA DÜNYA |
MÜMİNİN NAZARINDA DÜNYA |
Dünya bir matemhane-i umumiyedir. |
Dünya bir zikirhane-i Rahman, bir talimgâh-ı beşer ve hayvan ve bir meydan-ı imtihan-ı ins ü cândır. |
Bütün zîhayat, firak ve zeval sillesiyle ağlayan yetimlerdir. |
Bütün vefiyat-ı hayvaniye ve insaniye terhisattır. Vazifesini bitirenler daha güzel bir âleme giderler. |
Bütün zîhayat ağlayan yetimlerdir. |
Bütün sesler ya vazife başlamasındaki zikir ve tesbih ya terhisteki şükür ya da işlemek neşesinden gelen nağmelerdir. |
X |
Bütün tevellüdat-ı hayvaniye ve insaniye ahz-ı askere, silahaltına, vazife başına gelmektir. |
Hayvan ve insan ecel pençesiyle parçalanan kimsesiz başıbozuklardır. |
Bütün zîhayat, birer muvazzaf mesrur asker, birer müstakim memnun memurlardır. |
Dağlar ve denizler gibi büyük mevcudat, ruhsuz, müthiş cenazeler hükmündedir. | Bütün mevcudat Allahu Teâlâ’nın munis bir hizmetkârı, dost memuru ve birer şirin kitabıdır. |
Bunlar gibi hâller onu manen tazib eder. |
Bunlar gibi hâller ona manen lezzet verir. |
Bu tabloyu iyice ezberlemeden cümle izahlarına geçmemelisiniz. Konunun bütünü aklınızda kalmazsa, metni parça parça anlamak çok fayda vermez. Bu sebeple, kıyaslar üzerinde çalışmalı ve iki nazarın farkını çok iyi anlamalısınız.
Bundan sonraki derslerimizde metinde geçen cümlelerin mütalaasını yapacağız.
Yazar: Sinan Yılmaz